El Sanatları
Ağaç İşçiliği
Doğal bitki örtüsünün varlığı ve yerleşim yerlerinin orman alanlarına yakınlığı sayesinde tarımsal üretimde ve günlük yaşamda kullanılan pek çok araç-gereç ağaçtan yapılmıştır. Orman örtüsünün geniş alanlar kaplaması ana malzemenin teminini kolaylaştırmıştır. Ağaç malzemeler dokumacılık gibi başka el sanatlarının gelişmesine de yardımcı olmuştur. Sadece ahşap ustaları değil, kırsal kesimde yaşayanlar kendi ihtiyaçları olan ahşap eşyalarının bazılarını kendileri yapmaktadır. Ahşap eşyalar günlük kullanımlar için çok değerli, işlevsel ve dayanıklı idi. Zamanla benzer işlevi yapan farklı materyallerden araç gereçlerin kullanımı artmıştır. Bu nedenle bazı ahşap el sanatları evin ihtiyacı olmaktan uzaklaşıp ahşap süs eşyasına dönüşmüştür.
Hem atölye hem satış yeri olan bazı dükkânlar bu süs eşyalarının yapımını sürdürmektedir. Örneğin Şavşat evi, Arhavi evi maketleri yapımı bu ilçelerde günümüzde yapılıp satışa sunulmaktadır. Ayrıca hediyelik sandık, kağnı, sepet de yapılan süs eşyalardandır. Ağaç işçiliğinde bilgi ve tecrübesini aktarabilecek ustalar bazı köylerde az sayıda bulunmaktadır. Birçok köydeki ahşap konutlar köyün ustalarınca yapılmıştır. Özellikle halkın geçmişte kendi evini, samanlığını, ahırını yapmış olduğu halde günümüzde bu yapımlar ustaların yaşlanması ile artık yapılamamaktadır. Yapım tekniklerinin bilgisinin çıraklara aktarımı mümkün olsa da çalışma çağındaki nüfusun göç etmesi, teknoloji ve ulaşımdaki kolaylıklar sebebiyle geleneksel ahşap meskenler günümüzde yapılmamaktadır. Ahşap aletlerin şeklinde, tasarımında yaratıcılık ve sanat bir arada görülebilmektedir. Yapım teknikleri tecrübelerle zaman içerisinde aktarılarak günümüze kadar ulaşmıştır.
Tarım alanında, yaba, dirgen, tırmık, el değirmeni ahşaptan yapılmaktadır. Ağacın dal, kabuk ve kökünden yararlanılarak sele, sepet, kalbur gidela yapılmıştır. Yapımı sürdürülmeyen ağaç işlerine kundak, hedik (ayağa bağlanan, kışın kar üzerinde yürümeyi kolaylaştırmaya yarayan, ayağa bağlanan araç) beşik, elek, yayık örnek verilebilir. Ahşaptan yapılan mutfak araç-gereçleri: Urva kayığı, peynir süzgüsü, dibek, terazi, sofra, sofra altlığı, şıra süzme sepeti, ot taşıma sepeti, kayık, külek, sapli (kap), kepçe, kaşık, ikram seti, yayık, tekne, elek, peynir küsküsü, un küreği, kalbur, sofra altlığı gibi fazlasıyla çeşitlilik gösterir.
Dokumacılık
Yetiştiriciliği yapılan küçükbaş hayvancılık sayesinde hammadde olarak koyundan elde edilen yün, keçiden elde edilen kılın yapısına uygun şekilde çeşitli dokumalar geliştirilmiştir. Artvin yöresinde kilim, cecim ve ehram, şal dokumacılığı yapılmaktadır. Yünün ip haline gelmesine kadar birçok işlemden geçmesi gerekmektedir. Seçilen iyi yünler yıkanıp kurutulduktan sonra taranır ve iğle eğrilerek, çıkrıkta bükülerek yumak (kelef) yapılır. Kuy adı verilen ahşap tezgâhlarda yün ipler gerilerek cecim, kilim dokunur. Hayvan sırtında yük taşıma amacıyla kullanılan heybe, urgan, semer, çuval vb. keçi kılından dokunmaktadır.
Kilim dokumacılığı: Yörede kilim dokumacılığı Şavşat ilçesi başta olmak üzere diğer ilçelerde de yapılmıştır. Kilimlerdeki motifler ve kullanılan renkler ile özgün bir kilim dokumacılığı gelişmiştir. Kilimler, yer sergisi, sevki kilimi (sedir) seccade (namazlık), duvara asılan (kedel sergisi) olarak farklı niteliklerde yapılmaktadır.
Mısır ekiminin fazlasıyla yapıldığı yörede hasır dokumacılığı yapılmaktaydı. Ahşaptan yapılan tezgâhta (cecim kuyuna benzeyen) dokunurdu. Puçoçlar (mısırın açılan kabukları) kaynar suda yumuşatılıp bükülerek ip haline getirilir. Bu büklümlü ipler tezgâhta uzatılırdı. Yaklaşık 1,5-2 metre eninde, 2-3 metre uzunluğunda hasırlar dokunurdu. Hasırlar tahıl kurutmak için ve halı yerine kullanılır. Düğünlerde bahçelere serilir, üzerine minder konularak oturulurdu.
Şal dokumacılığı: Koyun yününden düz ve sade olarak dokunur ve kumaş niyetine kullanılırdı. Cecim kuyunda tarağın daha ince olacağı şekilde dokunurdu. Şal dokunduktan sonra ılık suda ıslatarak daha sıkı ve gözeneksiz olması için ayakla bastırılırdı. Bu şal kumaşından ihtiyaca göre yelek, ceket vb. yapılırdı.
Kuşak: Koyun yününden ve yaklaşık 3 metre uzunluğunda dokunurdu. Tamamen sarı veya yünün kendi renginde ve her iki kenarının uç kısımlarında küçük boyutlarda ve farklı renklerde işlemeler yapılırdı. Kadınların günlük kullanımında dokunan kuşakların önemli yeri vardı. Kırsal kesimde hayatlarını sürdüren kadınların tarım ve hayvancılık gibi güç gerektiren işlerde çalışmaları bel sağlığını korumalarını gerektirmiştir. Kadınlar, belkemiğini korumak ve sıcak tutması amacıyla bellerine kuşak dolamışlardır. Kuşakların çoğunlukla sarı renkte olmasının nedeni dokumada kullanılan beyaz yünün bu renk dışında en kolay renklendirileceği rengin sarı olmasıdır. Kuşak dokunduğu dönemlerde bir adedi 8-12 liraya dokutturulurdu. Ayrıca yünden ve çağ adı verilen beş adet şiş ile yün çorap ve tozluk dokunurdu. Keçi kılından yapılan çoraptan kar geçmez denilmektedir.
Farklı renklerde yapılan kanaviçe ve oyalar da mevcuttur. Patiska parça üzerine kanaviçe çekilerek istenen desen, motif işlenirdi. Karyola eteğinde, yorgan, yastık kılıfı kenarlarında kullanılırdı.
Ehram dokumacılığı: Yusufeli ilçesinde yaygın olarak yapılmaktadır. Ehram tezgâhlarında üretilen bu kumaşlar oldukça zarif görünmektedir. Önceleri çokça dokunmasına rağmen, günümüzde yaşlı kadınların ellerinde birkaç adet bulunmaktadır. Yörede bu dokumacılığı yapan kadınlar “hanımeliçar” olarak bilinmektedir. Kadınlar tarafından, özel günlerde örtü olarak kullanıldığından, örtünün güzelliği ve duruşuyla örtünen kişi dikkat çekmektedir. Ehramın ana malzemesi saf yündür. Kış aylarında sıcak, yazın ise serin tutar. Doğal yünden dokunduğundan katkı maddesi bulunmamaktadır. Bütün dokumacılığı insan gücü ile elle yapılır ve bir ehram yaklaşık 20–25 günde tamamlanır.
Dokuma tezgâhları evlerin dışında bulunuyorsa dokumalar yaz aylarında, ev içindeyse, tarla hasadından sonra kış aylarında yapılırdı.
Dokumada kullanılacak iplerin boyanmasında doğal boya için bazı ağaçların yaprak, kök, kabuğundan yararlanılmaktadır. Ceviz zengosu (ceviz meyvesinin yeşil kabuğu), kına otu, soğan kabuğu, mürver, vb. kullanılırdı. Kırmızı, yeşil, sarı ve turuncu renkleri doğal yöntemlerle elde edilebilirdi. Dokunan kilimlerdeki motiflerin ayrı bir anlam ve açıklaması vardır. Kullanılan motiflere örnek olarak, çengel motifi (koçboynuzu), yıldız motifi, Tuba ağacı (hayat ağacı), göz motifi, kilim yaprağı motifi, taraklı motifi(tarak), gibilo motifi (suyolu) verilebilir.
Oya İşleri
Gündelik yaşam içinde yapılan oyalar kadınların kendi gereksinimlri ve çeyiz amacıyla hazırlanmaktadır. Oya yapımında kullanılan araçlar iğne, tığ, firkete, mekik, şiş, makas, çengelli iğnedir. Kullanılan iplikler, ipek, pamuk, sentetik, metal, yün iplik türleri kullanılır. Boncuklarda ise yuvarlak, boru, inci, pul, halka boncuklar kullanılmaktadır. Oya yapımında kullanılan teknikler, tığ oyası, firkete oyası, iğne oyası ve mekik oyasıdır. Yine tığ ile yapılan dantel ise pamuk ve naylon ipliklerden yapılmaktadır. Çoğunlukla ana ve ara renkler kullanılmaktadır. Tığ oyası tekniğinde çoğunlukla zincir ve dolgu kullanılmaktadır. Beyaz, açık yeşil, sarı, pembe, kırmızı renkler çoğunlukla kullanılmaktadır.
Bakırcılık
Hammaddesi metal olan geleneksel bir el sanatıdır. Artvin’de bakır madenine bağlı olarak gelişmiştir. Bakırcılıkta, dökme (eritme), dövme, sıvama ve presle basma işlemleri ile başlıca dört teknik kullanılır.
Düz bakır levhaya şekil verilmesi ve işlenmesiyle çeşitli araç-gereç ve aksesuarlar yapılmaktadır. Bu işlemler bakır levha üzerinde saatlerce çalışmayı gerektirmektedir. Çoğunlukla, kazan, tepsi, cezve ve sini yapılmaktadır. Bakırcılık, ince işçilik gerektirdiğinden hata kabul etmeyen bir sanattır. Bakırcılıkla uğraşanlar ateşin yanında, sıcağın karşısında ve bakır işlerken çıkan tozundan, pasından etkilendiklerinden bu geleneksel meslekte çalışmak zorlayıcı olmaktadır. Yakın tarihte günde ortalama 4-5 bakır kazan satılırken, günümüzde haftada 1-2 tane alıcısı bulunmaktadır.
Sepet Örmeciliği
İşlevlerine göre farklı şekil ve büyüklükte örülmektedir. Sarmaşık dal ve kökü, fındık, kızılcık, söğüt dalı, akçaağaç dalı gibi bükülebilen ağaç dalları kullanılmıştır. Tarım ve hayvancılık faaliyetlerinde kullanım amaçlarına göre farklı büyüklük ve şekillerde örülmektedir. Üzüm toplamada kullanılan sepet diğer sepetlere göre dar ve uzun yapılmıştır.
Çoğunlukla fındıktan yapılan genişçe örülen sepetler ot taşımak için kullanılırdı. Hayvan gübresi taşımak için kullanılan sepet en büyükleriydi ve zar denirdi. Harkelat denilen el sepetine az miktarda lazım olan sebze, meyve doldurularak taşınırdı. Kadınlar yünden yaptıkları el işlerini koyarak yanlarında götürürlerdi. Yük taşımak amacıyla at ve eşeklerin sırtına yerleştirilen ve tay sepeti denen heybe görevi gören sepetler kullanılırdı. ,
Çömlekçilik
Yörede tıka denilen kırmızı renkli özel bir toprak türü çömlekçilikte hammadde olarak kullanılmıştır. Güveç, çanak, tandır, pileki, testi vb. yapılırdı. Güveçler içinde turşu kurulurdu, pekmez doldurulurdu, peynir tepilirdi. Pilekide ekmek, çadi (mısır ekmeği) lenger kebabı pişirilirdi. 1980’lere kadar küp yapımı devam etmiştir, günümüzde pileki yapımını ise satış amacıyla birkaç kişi sürdürmektedir. Şavşat ilçesinin Küplüce köyü de bu faaliyetten adını almıştır.
Pileki: pileki toprağı denen kırmızı toprak belirli alanlardan kazılarak çıkartılır. İçindeki büyük taşlar temizlenir. Toprak sirim ile yapılı elekten elenir. Su eklenerek iyice kıvama gelene kadar yoğrulur, hâsıl edilir. Pileki yapılacağı zaman yere yapışmaması için yere kül veya saman serpilir, tahta veya hasırın üzerinde yapılırdı.
Elle tepsi gibi şekil verilerek iki adet, alt ve üst pilekiler oluşturulur. Ortalama 5-6 cm derinliğinde yapılırdı. Yüzeyleri su ile sıvazlanır. Kapalı ve rüzgâr, güneş almayan yerde kurutulur. Daha sonra harlı ateşte yakılır. Ateşte kızdırılmış pilekilerin içerisine pişirilecek malzeme konularak kapağı kapatılır. Daha sonra çevresi ve üzeri ateş veya köz ile kapatılarak közün sıcağında pişirilmeye bırakılır.
Demircilik
Az sayıda kişinin sürdürdüğü demircilik sanatında kılıç, kama, kasatura, kapı ve pencere menteşeleri, mutfak ve av bıçakları, balta, dehre, orak, tırmık, kazma, yaban hayvan tuzağı gibi aletlerin yapımı sürdürülmektedir. Keçi ve koçboynuzundan bıçak sapı yapımı da az sayıda kişi tarafından sürdürülmektedir.