ORDU HALK KÜLTÜRÜ

Halk Takvimi ve Meteorolojisi

Halkın yıl içerisinde kendileri için önemli olan olayları senelerce tekrar ettiğinden dolayı kendi metotlarıyla adlandırmasına halk takvimi denir. (Artun, 2013) Halktakvimine göre yıl ikiye bölünür: I-Kasım günleri, 2-Hızır günleri. Kasım günleri, 8 Kasım’da başlayıp 5 Mayıs’ta sona erer ve 179 gün sürer. Halkın Hıdrcllez dediği "Hızır İlyas" günleri (Hızır günleri) 6 Mayıs ile 7 Kasım arasındaki 186 gündür (Çağatay, 1978).

Halk takvimi ve özel günler bakımından Türk kültürü zengin bir içeriğe sahiptir. Mevsim ve iklim halk takviminin önemli unsurlarını barındırır. Ordu ve çevresi de Türk kültürüne benzer paralellikler arz etmektedir. Ancak isimlendirme ve uygulamalarda doğal olarak yöreye has özellikler bulunmaktadır (Demir, 2006).

Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte yapılan takvim değişikliğinin üzerinden neredeyse bir yy. geçmesine rağmen halk arasında Rumi takvimin ciddi bir etkisi görülmektedir. Zamanla ilgili hesaplamalar genellikle Rumi takvim üzerinden yapılmaktadır. Rumi günler miladi günlere göre on üç gün geriden gelmektedir. Miladi ayın on dördü, Rumi ayın biri olmaktadır. Rumi takvimde ayların isimleri miladi takvime göre farklılık göstermektedir. Yaşlı insanların Rumi takvimi hâlen takip ettikleri görülmektedir. Bu yüzden Rumi takvime göre olan aylara, takvime “Kocakarı Takvimi” denildiği görülmektedir (Sırtbaş, 2016). Ayların isimlendirmeleri de diğer yörelerden farklı kullanılmaktadır. Zemher-Ocak, Gücük-Şubat, Mart-Mart, Abrul-Nisan, Mayıs-Mayıs, Kiraz-Haziran, Orak-Temmuz, Asus-Ağustos, İlkgüz-Eylül, Ortagüz-Ekim, Ahargüz-Kasım, Karakış-Aralık olarak isimlendirilmektedir (Demir, 2006).

Ekim ayına yörede koçayı denilmesi dikkat çekicidir. Normalde Türk kültüründe ekim ayı genellikle “ekim” yani tarımsal bir faaliyete karşılık olarak kullanılmaktadır. Bu durum bölgede tahıl ekiminin pek yapılmaması ile ilişkilidir. Yani buğday vb. ekinler bölgede yetişmediğinden ekim ismi verilmemiş daha çok hayvancılığa atıf olmak üzere “Koçayı” ismi verilmiştir (Demir, 2006).

Ayların dışında tarıma ilişkin işler de zaman adlandırmaları için önemli bir kaynak oluşturmaktadır. Belleme vakti, mısır tarlalarının aktarılmaz zamanını, toom vaktı-mısır ekme zamanını, ot vaktı-mısır tarlalarından ot ayıklama zamanını, darı ayı-mısır hasat zamanını ifade etmek için kullanılmaktadır. 

Ayların ve halk takvimine ait bazı özel zamanların özelliklerine ilişkin kısa bir liste sunacak olursak;

-Zaman, 12 saat gündüz 12 saat gece şeklinde kabul edilmektedir.

-Miladi Ocak Ayı Kocakarı hesabı Zemheri ayı en soğuk aydır. Bu ayda kırk gün boyunca soğuklar insanları zorlamaktadır.

-Gücük ayı şubat ayıdır. Bu ay diğer aylara göre kısa olmakta fakat havanın nasıl olacağı kestirilememektedir. Bir gün hava güzelken diğer gün fırtınalı olabilmektedir. Bu değişken havalar yüzünden “Deli Gücük” denilir.

-Gücük ayı için “28 günüm var türlü türlü oyunum var” dediği söylenmektedir.

-Martın birinden itibaren on iki gün boyunca sayılmaktadır. Her gün bir ay olarak değerlendirilir. İlk olarak mart ayı kabul edilir. İkinci gün havanın nasıl olduğuna göre Abrul ayının nasıl geçeceği hakkında yorum yapılırdı.

-“Kork Mart dokuzundan” denilir. Mart dokuzunda çok fırtına olur.

-“Kork Abrul’un beşinden, öküzü ayırır eşinden.” sözüyle bu ayın soğukluğuna dikkat çekilmektedir.

-6 Mayıs Hıdırellez günü Hızır ve İlyas peygamberler bir araya geldiğine buluştuklarına inanılmaktadır.

-20 Mayıs yani Rumi olarak Mayıs 7’si büyük şölenlerle kutlanmaktadır.

-6 Mayıs, 7 Mayıs yörede etkili olarak kutlanılıyor. Baharın gelişi kutlanmaktadır.

-Mayıs Yedisi’nde Gölköy’de kadınlar çermiğe gider. Sergiler, pazarlar kurulur insanlar hasret giderirler alışveriş yaparlar. Erkekler yaş gruplarına göre güreş yaparlar. Konserler yapılır ve eğlenceler düzenlenir.

-31 Temmuz- 6 Ağustos arasına “çürük ayı” denir. Bitkileri nemden, sıcaktan çürür bu yüzden çürüklük ayı denir. (Sırtbaş, 2016)

Halk takvimine göre önemli sayılan ve kutlanan bazı önemli günler ve zaman dilimleri şunlardır:

Yılsırtı: Yılsırtı, Rumi takvime göre yılın ilk günüdür. Miladi takvime göre ocak ayının on ikisini on üçüne bağlayan gece kutlanmaktadır. Ordu’nun genellikle yüksek kesimlerdeki ilçelerinde bilinmektedir. Bugünün gecesinde maniler ve türküler söylenir, seyirlik oyunlar oynanır, çeşitli yemekler yenilir. Yılın ilk günü sayılan gündüzünde ise oruç tutulur.

Gücük Yedisi: Şubat ayının yirmi ya da yirmi birine rastlar. Hava tahminine dayalı bir gündür. Havanın çok iyi ya da çok kötü olduğu bir gün olarak bilinir. Halk arasında ya iti solutan ya da devenin boynuna kadar kar yağan gün olarak da bilinir (Demir, 2006).

Gün Sırtı: Rumi takvime göre Mart’ın ilk on iki gününü kapsar. Miladi takvime göre on üç mart ile yirmi beş mart tarihlerine rastlar. Bugünlerde hava nasıl giderse yıl boyunca da havanın bu şekilde gideceği söylenir.

Mart Dokuzu (Nevruz): Martın yirmi birine denk gelen bugün Anadolu’nun pek çok yöresinde nevruz olarak bilinir. Baharın ve tarım işlerinin başladığı gün olarak bilinmektedir. Yıl sırtı kutlamalarına benzer kutlamalar yapılır. Gün dönümü ve bahar bayramı olarak da bilinir. Bu tarihte ev baştan aşağı temizlenir (Demir, 2006).

Abrul Beşi: Ordu’nun tamamı tarafından bilinen bir gün olup miladi takvime göre on sekiz ya da on dokuz nisana denk gelir. Halk arasında vade yeli olarak da bilinir. Karın erimesi ve yaza geçiş günü olarak da bilinir. Bugün için “kork abrulun beşinden öküzü ayırır eşinden” sözü söylenir. O gün hava nasılsa yıl boyunca öyle olacağına inanılır (Demir, 2006).

Hıdırellez: Hıdırellez, yöremizde baharın gelişinin kutlandığı şenliklerdir. Mayıs ayının ilk haftası Hıdırellez kutlanır. Hıdırellez Türklerin tarih boyunca kutladığı geleneksel törenlerdir. Genel olarak hayvancılıkla, tarımla geçinen halk için doğanın canlanması şenliklere neden olmuştur. Hıdırellez, Hızır (a.s)’ın İlyas peygamberle buluştuğu gün olarak kutlanmaktadır. İnancımıza göre Hızır ve İlyas senede bir gün yani Hıdırellez’de bir araya gelmektedir. Hıdırellez geleneğinde Hızır ismi daha öne çıkmaktadır. Kültürümüzde Hızır’ın şifa, sağlık, uğur, bereket, bolluk getirdiğine inanılmaktadır. Baharda yeşillenme canlanmayla birlikte bereketlenir. Baharın müjdecisi olan bu gelenekte işte bu yüzden Hızır ismi öne çıkmaktadır. Hıdırellez yörede canlı olarak kutlanan bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Hıdırellez kutlamaları Gürgentepe’de yapılmakta Gölköy’den, Gürgentepe’den insanlar Hıdırellez günü bir araya gelmektedirler. Bugünde büyük pazarlar kurulur, sergiler açılır ve güreş müsabakaları olurdu. Davullar zurna çalar halk oyunları sergilenirdi. Hıdırellez günü iş yapmamaya dikkat edilir. Bugün baharın gerçek habercisi kabul edildiği için eğlenceden gelindikten sonra bahçeye fasulye nadiren de mısır dikilirdi. Fasulye bereketin başladığı gün yani Hıdırellez günü dikilirse daha çok olacağı düşünülürdü. İnsanlar evlerine gelirken alışveriş yaparlardı. Ekmek ve helva törenden gelirken getirilen, evde ailece yenilen, sevilen yiyeceklerdi. Bunun yanında “Eve odun getirilirse eve yılan gelir, eve yeşillik gelirse eve sinek gelir.” gibi inanışlar bulunmaktadır (Sırtbaş, 2016).

Mayıs Yedisi: Yörede miladi olarak yirmi Mayıs’ta kutlanan Mayıs Yedisi ile alakalı inanışlar mevcuttur. Mayıs yedisinde yedi dalgadan geçme inancı vardır. Mayıs yedisi sabahı Perşembe ilçesinin köylerinde yaşayan herkes merkeze gelip bu kutlamaya katılır. İnsanlar deniz kenarına giderek ayaklarını denize sokarlar. Yedi tane dalgadan geçtiklerinde yıl boyunca hayatlarının güzel geçeceğine inanmaktadırlar. Ayrıca gemilere binilip “Aktaş” denilen küçük adanın yanından geçilir. Buradaki taştan geçerken uğur getirmesi amacıyla para atılmaktadır (Kılıç, 2014).

Çürüklük Ayı: Otuzbir-Temmuz altı ağustos arasına rastlayan bu zaman dilimi yörenin pek çok yerinde bilinmektedir. Bu günlerde birkaç dakikalık bir zaman diliminde ıslak çamaşırların çürüyeceğine inanılır. Bu yüzden bu tarihler arasında çamaşır yıkanmaz. Yağmurlu havalarda dışarıya pek çıkılmaz.

Son Güz Yıldızı: Ekim ayına denk gelen zaman diliminde gökyüzünde bir sıra yıldız oluşur. Buna Kâbe yolu ismi verilir. Bu yolun hangi yönünde açık ya da kapalı görünüm varsa kışın ağır ya da hafif geçeceği tahmin edilir (Demir, 2006).

Halk Meteorolojisi

Meteoroloji, atmosfer tabakası içinde meydana gelen bütün olayları ve bu olayların değişmesini konu edinen bir bilim dalıdır. Atmosfer tabakasındaki olayların yani yağmur, rüzgâr, fırtına, kar gibi doğa olaylarının meydana gelmesi ve değişmesiyle alakalı yaşantılara ve uzun gözlemlere dayalı tahmine de halk meteorolojisi denir (Kılıç, 2014).

Halk meteorolojisi, tamamen tabiatın gözlemlenmesine dayanmakta ve insanoğlunun hayatını daha kolay geçirmesini amaçlamaktadır. Özellikle tabiatla iç içe olan ve konar-göçer yaşayan insanların; gökyüzünü, insanları, hayvanları ve bitkileri gözlemleyerek bazı sonuçlara varmaları ve hayatlarını bu gözlemlere göre düzenlemeleri tabii bir davranış biçimidir. Bugün teknolojinin en modern aletleri ile yapılan hava tahminleri, günümüz halk insanına atalarından bir kültür mirası olarak ulaşmış, eskisi kadar yaygın olarak bilinmese de köylerde, küçük yerleşim yerlerinde hatta bazen az da olsa şehirlerde bilenler tarafından kullanılmaya devam edilmiştir (Biray, 2013). Yörede ay ve güneş hareketlerine göre de hava tahmini yapılmaktadır. Bunlar şu şekilde sıralanmaktadır:

Ay ve Güneşten Yapılan Hava Tahmini,

Boz renkli Sema- Hava Güzel,

Parlak Sarı Sema- Hava Rutubetli Yağmurlu,

Yağmurdan Sonra Sarı Sema- Hava İyi,

Hafif Kırmızı Sema- Hava İyi Rüzgârlı,

Pembe ve Fıstıki Sema- Hava Rüzgârlı,

Kırmızı Renkli Sema- Rüzgâr ve Yağmur Geliyor,

Güneşin Donuk Görünmesi- Şiddetli Yağmur Geliyor

Aydan Hava Tahminleri,

İç Tarafta Kırmızı ve Mor Lekeler- Şiddetli Fırtına,

Beyaz Renkli Ay- Hava İyi,

Ayın Parlaklığı İçinin Turuncu Gözükmesi- Fırtına Çıkacak,

Ayın Hilal Şeklinde Kırmızı gözükmesi- Şiddetli Yağmur,

Ay doğarken Kırmızı Görünmesi- Sert Rüzgâr Çıkacak,

Ayın Donuk ve Dumanlı Görünmesi- Yağmurlu Hava

Yörede hava tahminlerini ve gökyüzü olaylarını anlamlandırmayı en iyi bilenler çobanlar ve balıkçılar olarak düşünülmektedir. Bu kişilerin hava durumuyla alakalı belirli öngörüleri bulunmaktadır. Bunlar şöyle sıralanmaktadır:

-Hava yağacağı zaman keçi, kuyruğunu aşağı eğer, iyi havada keçi, kuyruğu dik gezermiş.

-Kuşların yere üşüşmesi, yağmura ve kara işarettir.

-Ekim’den sonra çiğ bulut varsa, karın yağacağına işarettir.

-Yıldızlar çok sık olduğu zaman hava bozacak anlamına gelmektedir.

-Ay halkalanırsa üç güne kalmaz hava bozacak demektir.

-Koçlar kavgaya tutuşursa havanın bozacağına işarettir.

-Romatizma ağrıları yağmura işarettir.

-Lodos ve Kıble olduğu sıcak havalarda deprem olabilir. Deprem kıpkızıl havalarda olur.

 

-Ay ile güneş dönerken birbirleriyle çarpıştıklarına inanılmaktadır. Bu durumu düzeltmek için de tutulma anında silah ve tüfeklerle havaya ateş açılır.

-Güneş vuran yer güneydir. Ağaç çok olan yer kuzeydir.

-Karakış karadan Zemheri aradan kücük azdır Mart yazdır

-Havanın gün içerisinde nasıl olacağıyla alakalı da birçok inanış vardır. Akşamüstü güneş batarken belirgin bir kızıllık yaşanması bir sonraki günün güneşli olacağına işaret etmektedir. Gün başladığında sabahyıldızı doğarsa, gün içerisinde havanın iyi olacağına inanılmaktadır.”