GÜMÜŞHANE HALK KÜLTÜRÜ

İnanç Yapısı

Gümüşhane'nin ilk yerleşim yerinin bugünkü Canca Mahallesi'nin bulunduğu yer olduğu bilinmektedir.

Kaynaklar ve nüfus istatistikleri göstermektedir ki 13. Yüzyıldan başlayarak Türkleşmeye / Müslümanlaşmaya başlayan Gümüşhane yöresi, hâkim inanç sistemi Müslümanlık olmuştur. Mübadele ve tehcire kadar bölgede yaklaşık %30 oranında Ortodoks ve Gregoryen nüfus varlığını sürdürmüş daha sonraki yıllarda yüzde yüzlük bir oranla Müslümanlık hâkim inanç sistemi olarak hayatı ve moral değerleri belirleyen kaynak olmuştur.

 

Gümüşhane ve çevresinde geçmişte Hıristiyan nüfusun yaygın olmasının önemli sebebi Trabzon-Pontus Rum Devletidir.

1320 (1904) yılına ait Trabzon vilayet salnamesine göre Gümüşhane'nin toplam nüfusu 122,429 idi. Bu nüfusun dinlere göre dağılımı şöyledir:

Topluluk Adı

Nüfusu

Müslüman

89.240

Hıristiyan (Rum)

31.422

Hıristiyan (Ermeni)

1.767

Toplamı

122.429

 

 

1925 yılına ait kaynaklarda ilin genel nüfusu 101.153 kişidir. Nüfusun 1310'nu Hıristiyan, 99.843'ü Müslüman'dır. Görüldüğü gibi nüfusun %98,7’si Müslüman'dır. 1914 yılında nüfusun % 72,9’u Müslüman olmasına rağmen 1925 yılında Müslüman nüfusun %98,7 rakamına ulaşmasının sebebi mübadeledir.

Günümüzde Gümüşhane ve ilçelerinde gayr-i müslim vatandaş yaşamamakladır.

Mezhep ve Meşrepler

Gümüşhane'de dini yapıyı incelerken gayr-i müslim vatandaş olmadığı için İslam Mezhepleri, tarikatlar ve cemaatler üzerinde durmak gerekecektir. Gümüşhane’nin dini hayatında ana renk Sünniliktir. Buna rağmen il nüfusu içerisinde geleneksel olarak var olan Alevilik inancının yanı sıra son yıllarda Şiilik mezhebinin mensupları da oluşmuştur.

Türkiye genelinde örgütlenmiş bazı cemaatler, Gümüşhane ve çevresinde “Ehl-i Beyt Vakfı” çatısı altında küçük bir cemaat oluşturmuşlardır. Gerek Velâyetname’de gerekse diğer kaynaklarda adı geçen Alevi- Bektaşi Türkmen erenlerinden üçü Gümüşhane coğrafyasında izler bırakmış tarihi şahsiyetlerdir. Gümüşhane coğrafyasıyla ilintili olan isimler şunlardır: Abdal Musa Sultan, Barak Baba ve Güvenç Abdal.

Gümüşhane yöresinde Alevilik geçmişte Güvenç Abdal ocağına bağlı olarak Kürtün’ün Güvende yaylasına yakın köylerinde izler bırakmışsa da günümüze ulaşmamıştır. Günümüzde Kelkit ilçesinde nüfusunun tamamı Alevi olan köyler şunlardır: Akdağ, Aydoğdu, Çömlecik, Devekorusu, Güllüce, Kömür, Obalar, Oğuz, Yarbaşı, Yeşilyurt. Alevi ve Sünni nüfusun karışık olduğu köyler ise şunlardır: Eskiyol ve Karacaören. Şiran ilçesinde nüfusunun tamamı Alevi olan köyler şunlardır: Balıkhisar, Başköy, Çal, Çambaşı, Çavlan, Darıbükü, Dilekyolu, Eldiğin, Güreş, İnözü, Kırıntı, , Sinanlı, Susuz, Tepedam, Yedibölük, Yeniköy, Pelitli. Alevi ve Sünni nüfusun karışık olduğu köyler ise şunlardır: Babacan, Belen, Boğazyayla, Kozağaç, Paşapınarı, Sadık.

Halk İnanış ve Uygulamaları

Uğurlu Sayılan Durumlarla İlgili İnançlardan Bazıları: Bir evde bardak kırıldığında eve uğurun geleceğine inanılır. Bir eve uğurböceği veya kanatlı at sineği girmişse, eve uğurun geldiğine ve işlerin rast gideceğine inanılır. Bir eve bir kuş yuva yaparsa, o eve uğur geleceğine inanılır. Alacakarganın ötmesinin uğur getireceğine inanılır. Alacakarga bir evin yakınında öterse o eve müjdeli bir haber ulaşacağına inanılır.

Uğursuz Sayılan Durumlarla İlgili İnançlardan Bazıları: Süpürgenin üzerine basılmasının uğursuzluk getireceğine inanılır. Hava karardıktan sonra evden başka bir eve ekmek, sac, yumurta verilmesinin uğursuzluk getireceğine inanılır. Ateşe su dökmenin uğursuzluk getireceğine inanılır. Herhangi bir yere batan dikenin gece çıkarılmasının uğursuzluk getireceğine inanılır. Bir kişinin çok gülmesinin uğursuzluk getireceğine inanılır. Göz seğirmesinin uğursuzluk getireceğine inanılır. Gece tırnak kesmenin uğursuzluk getireceğine inanılır. Geceleyin küçük çocuklara aynaya baktırılırsa bahtlarının kapanacaklarına inanılır. Geceleyin ıslık çalan kişi cinleri etrafına toplamış olur ve cin çarpmasına uğrayacağı kabul edilir. Horozun gündüz ötmesinin uğursuzluk olduğuna inanılır. Evde güvercinin beslenmesinin o eve uğursuzluk getireceğine inanılır. Baykuşun ötmesinin uğursuzluk getireceğine inanılır. Baykuşun ötmesiyle bir kişinin hastalandığı veya öleceği ile ilgili haber alınacağına inanılır. Elinde kına olan bir kadının, o kınanın üzerine yeniden kına yakması uğursuzluk getirir. Yakarsa kocası tarafından üzerine eş getirir. Bunun için kınasının rengi tamamen geçmeyen kişi yeniden kına yakmaz.

Yağışlarla İlgili İnanış ve Uygulamalardan Bazıları: Tencerenin dibindekini yiyen kişinin düğününde yağmur yağacağına inanılır. Nisan yağmurunda yıkanmanın dertlere iyi geleceğine inanılır. Dolu yağarken dolunun durması isteniyorsa, bir dolu tanesi alınır ve bıçakla ortadan bölünür. Bıçakla bölünürken üç defa "Annemin ilkisiyim, dağların tilkisiyim!" denir. Böyle yapılırsa, dolunun yağmasının duracağına inanılır. Gökkuşağı görüldüğünde dilek tutulur. Geceleri su üzerinden atlanmaz, su birikintilerinin ecinnilerin ve perilerin mekânı olduğuna inanılır. Dolu yağdığında dolunun kesilmesi için dışarıya sacayağı atılır. Şimşek çaktığında, yere demir atılır. Havalar kurak gidip yağmur yağmadığı zaman yağmur yağdırmak niyetiyle muska yazılır, muska bir ırmağa atılır ya da bir ağaç dalına asılır. Yağmur yağmadığı zaman küçük tasların üzerine okuyup ırmağa atılır. Yağmur fazla yağdığı zaman dinmesi için ateşe kına atılır. Şiddetli yağan yağmurun kesilmesi için sacayağı, ayakları yukarı gelecek şekilde yağmurun altına koyulur.

Yıldızlarla İlgili İnanış ve Uygulamalardan Bazıları: Yıldız kaydığında birinin öldüğüne inanılır. Yıldız kaydığında dua okunması gerektiğine inanılır. Yıldız kayarken bir dilek tutulursa, tutulan dileğin kabul olacağına inanılır.

Güneş ve Ayla İlgili İnanış ve Uygulamalardan Bazıları: Güneş battıktan sonra ineği olan bir evden süt istenmez, süt istenirse, ineğin sütten kesileceğine inanılır. Ay hilal şeklindeyken ağaçlar budanmaz; çünkü o zaman ağaçların çürüyeceğine inanılır. Bebek, annesinin karnında oynadığında anne aya bakarsa, bebeğin ay kadar güzel olacağına inanılır. Gün dönümünde tarım işleriyle uğraşılmaz, düğün dernek yapılmaz. Aysız günlerde yaylaya çıkılmaz, yayladan inilmez, ormana gidilmez.

Günlerle İlgili İnanış ve Uygulamalardan Bazıları: . İkindi vakti ile akşam vakti arasında uyuyan kişinin deli olacağına veya öleceğine inanılır. Gece aynaya bakanın ömrü kısa olur. Gece dışarı sıcak su dökeni periler çarpar. Pazar günü binaya başlamak ve ağaç dikmek uğurludur. Pazartesi gününü Peygamber efendimizin doğum günü sayılır ve bu günde oruç tutmak makbul kabul edilir.Akşam kapının önü süpürülmez. Cumartesi iyi gün sayılmaz, Hz. Hüseyin'in cumartesi günü şehit edildiğine inanılır. Çarşamba günü kan aldırmak iyidir. Hıdrellez günü dikiş dikilmez, ağaç, bitki kesilmez. Arife günü dikiş dikilmez, aksi takdirde iğnenin ölülerin tenine batacağına inanılır. Arife günü eve odun getirilmez, getirilirse eve odunlarla birlikte mutlaka yılan girer. Aşure ayında (oruç süresince) yaş ağaç kesilmez. Başlanmış işe devam edilir ama salı günü iş başı yapılmaz. Cuma günleri ev süpürülmez, çamaşır yıkanmaz.

Hayvanlarla İlgili İnanış ve Uygulamalardan Bazıları: Bir eve bal arısı girerse, o eve iyi haber geleceğine inanılır. Devenin kutsal olduğuna inanılır. Domuzun uğursuz bir hayvan olduğuna inanılır, adının söylenmesi bile hoş karşılanmaz, adı yerine "hınzır" denir. Atın gece kişnemesi zelzele habercisidir. Eşekten düşenin iflah olmayacağına inanılır. Güvercin öldürmek günah kabul edilir. Horozun vakitsiz ötmesinin uğursuzluk olduğuna inanılır. Bir evin önünde karakarga öterse o eve kara haber gelir. Evin damında veya kapısında alacakarga (saksağan) öterse o eve müjdeli bir haber geleceğine inanılır. Kedi öldürmenin günah olduğuna inanılır ve kedi öldürenin de günahının bağışlanması için yedi cami yaptırması gerektiği söylenir. Köpeğin vakitsiz, gece havlaması zelzele habercisidir. Bir hayvan kaybolduğunda kaybolan hayvanı "kurt" yemesin diye "kurt ağzı bağlama" uygulaması yapılır; buna göre, bu işi bilen bir kişi eline bir bıçak alır, dua okuyarak bıçağa üfler ve bıçağın ağzını kapatır, kaybolan hayvan bulununcaya kadar bıçağın ağzı açılmaz, bu işlemi ipliğe dualar eşliğinde düğümler atılarak da yapılır. Leyleğin hacdan geldiğine, bu yüzden etinin yenilmeyeceğine inanılır. Bir kişinin önüne tavşan çıkmasının uğursuzluk olduğuna inanılır. Tavuğun horoz gibi ötmesi uğursuzluktur, öten tavuk kesilir. Bir evin başında baykuş öterse, o evde biri ölür ya da bir yıkım olur. İnek doğurunca eve ağır bir şey alınırsa ya da ağır bir şey kaldırılırsa ineğin sütü kesilir. Hz. İbrahim ateşe atıldığında bütün hayvanların su taşıdığına kertenkelenin ise ateşe üfürdüğüne, bu yüzden tek darbede kertenkele öldürmenin sevap olduğuna inanılır. Örümcek öldürmek büyük günah sayılır. Eline veya vücudundan bir yerine uğur böceği konan kişi çok şanslı sayılır, o gün, o kişinin bütün işleri iyi gider.

Bereketle İlgili İnanış ve Uygulamalardan Bazıları: Sirke bulunan evden bereketin eksik olmayacağına inanılır. Kandil gecelerinde evde pişirilmiş bir tatlının komşulara dağıtılırsa, eve bereket geleceğine inanılır. Bir ev alındığı zaman evin kapısında yumurta kırılırsa, o evin bereketli olacağına inanılır. Erken kalkılırsa, evin bereketli olacağına inanılır. Bir kişinin üzerinde dikiş dikilirse o kişinin kısmeti bağlanır. 

Nazarla İlgili İnanış ve Uygulamalardan Bazıları: Nazar değdiren kişinin ocağının külünden gizlice alınır, bu kül suyla karıştırılıp nazara uğrayana içirilir. Nazar değdirenin elbisesinden gizlice bir parça alınıp yakılır, bunun dumanı hastaya koklatılır. Mavi gözlü insanların nazar değdirdiklerine inanılır. Nazar değdireceğinden korkulan kişi ile karşılaşıldığında konuşmaya ondan önce başlanır. Bir çocuğun ya da bir yetişkinin kulağının arkasına kazan karası sürülürse nazarın değmeyeceğine inanılır. Bir evde bardak kırıldığında evdeki nazarın çıktığına inanılır. Küçük çocukların iç çamaşırları ters giydirilirse, nazardan korunacaklarına inanılır.

Ocak-Ateşle İlgili İnanış ve Uygulamalardan Bazıları: Ateşe tükürmek, ateşe sövmek, ateşe tırnak atmak, su dökmek uğursuzluk getirir. Ateş sönünce cinler, periler ocak başına toplanır. Ocağın üstünü boş bırakmak uğursuzluk getirir. Sacayağının birdenbire devrilmesi evin başına bir yıkım geleceğini gösterir. Sacayağı boş bırakılırsa şeytanlar yemek pişiriyor denir. Akşam evden dışarı ateş verilmez. Ateşi söndürmek için su dökülmez, ateş toprakla örtülür. Ateşin çıkardığı ses ateşi yakan kişi hakkında dedikodu yapıldığına işarettir. Ocaktaki sacayağı ters çevrilmez, aksi takdirde evden ölü çıkar. Cenaze gömüldükten sonra mezarının başında yedi gece ateş yakılması gerektiğine inanılır.

Doğa Üstü Varlıklarla İlgili İnanışlar: Ekmek sacının üzeri boş bırakılırsa, üzerinde cinlerin yemek pişireceğine inanılır. Bir yere rast gele sıcak su dökülürse, cin çarpacağına inanılır. Cinlerin daha çok hayvan kılığında göründüklerine inanılır. Meleklerin köpek beslenen eve girmeyeceğine inanılır. Uyku anında insanlara darlık ve korku veren, kâbuslar gördüren Karakura adında bir varlığa inanılır, Karakura basmasın diye yatmadan önce üç defa: “Karakura in denize / Çek suyunu / Say kumunu” denirse karakura basmayacağına inanılır. Bir kıyafet ters çıkarılıp, o biçimde bırakılırsa, o kıyafeti şeytanın giyeceğine inanılır. Şeytanın ıslık sesine geleceğine inanılır. Geceleyin dışarıya sıcak bulaşık suyu dökülürse cinlerin bir yerini yakacağı inancı ile insanı cin çarpar. Kötü ruhlu cinlerin şerrinden korunmak için bir su akıntısından karşıya geçilir, cinlerin sudan geçemeyeceğine inanılır.

Gümüşhane yöresinde inançlarında Al Karısı; anne ve çocuğa musallat olan, onları sıkıntıya sokup korkutan, anne ya da bebeğin ciğerini alarak onların ölümüne sebep olan bir tür cindir. Al, bebeği başka bebekle değiştirmesin diye yastığın altına bıçak konulur, yastığa iğne batırılır, yastığın altına küçük Kuran ve makas konulur. Lohusanın yattığı odada kırk gün boyunca gece ışık söndürülmez. Loğusa kadına muska takılır. Loğusa odasına her girip çıkarken besmele çekilir. Çocuk doğduğu zaman doğum ebesi çocuğu al basmasın diye,  hemen bir kazma diker, çocuğu o kazmanın etrafında üç defa dolandırır. Kırklı kadın evde yalnız bırakılmaz. Bırakılırsa al basacağına inanılır. Kadını al karıları basmasın diye, doğum yapar yapmaz yatağının altına süpürge konulur. Kadın bir odadan başka bir odaya geçeceği zaman yanında biri olur. Kadın karanlık odaya yalnız gönderilmez.

Ziyaret Yerleri

Yörede hastalıklara şifa aramak için sağaltıcı kerameti olduğuna inanılan ziyaret yerlerine gidilir. Bazı ziyaret yerlerinde birçok hastalığa şifa aranırken bazı ziyaret yerlerinde de belli hastalıkların şifası aranır. Yatırlara en çok çocuğu olmayan kadınlar gider. Bunun yanı sıra çeşitli hastalıklara şifa dilemek, hacet istemek, hayatın zorlukları karşısında yardım dilemek oldukça yaygın uygulamalardandır.

Abdal Dede Ziyareti: Merkeze bağlı Yeniköy köyünün Ulukale Mahallesi girişinde etrafı tuğlayla çevrili bir mezardır. Adak kurbanlarının kesildiği Abdal Dede ziyaretine, genellikle çocuğu olmayan kadınlar, çocuk sahibi olabilmek için gelirler.

Abdal Musa Ziyareti: Abdal Musa, Gümüşhane Alevilerince kutsal kabul edilen iki yüksek dağ zirvesinden biridir.

Aziz Baba Ziyareti: Kelkit ilçesine bağlı Aziz köyünün tepesinde bulunan bir ermiş mezarıdır. Mezarın yanında bir pir(ardıç) ağacı vardır. Yağmur yağmadığı zaman buraya gidilir ve dua edilir.

Burga Baba (Burgu Baba) Ziyareti: Burga Baba Gümüşhane Alevilerince kutsal kabul edilen iki yüksek dağ zirvesinden biridir. Kırıntı köyünde her yıl Burga Baba şenlikleri düzenlenir. Eskiden Şenlikler, yayladan göçün köye indiği son gün yapılırdı. Önce Burga Baba tepesi ziyaret edilir, sonra daha aşağıdaki şenlik alanına inilerek kurban kesilirdi. Suda haşlanarak pişirilen etin yanında, zirveden getirilen karın karıştırıldığı yoğurt ve un helvası yenirdi.

Çağırgan Baba Türbesi: Gümüşhane'ye bağlı Tekke beldesinde, ana yol kenarında yer alır.

Çipilli Baba Ziyareti: Şiran ilçesinde Bozatlı dağında bulunan bir ziyarettir. Çipilli Baba'nın ermiş bir kişi olduğu ve muhacirlik yaptığı bir sırada burada vefat ettiği söylenir.

Deri Baba Ziyareti: Deri Baba'nın mezarı, Gümüşhane'nin, merkeze bağlı Sungurbeyli köyünde bulunmaktadır. Deri Baba'nın kabri ziyaret ve adak yeridir. Deri Baba'nın kabri ziyaret edilmekte, etrafında yedi kere dönülmektedir. Beladan kurtulmak isteyenler, çocuğunun hayırlı, uslu olmasını isteyenler ve kısmetinin açılmasını isteyenler bu mezara gelmektedir.

Dilek Kaya Ziyareti: Merkeze bağlı Kale köyünün çeşit pınarları mevkiinde bulunan bir kayadır. Bu kayaya tüm yurttan ziyaretçiler gelirler, dilekte bulunurlar. Özellikle çocuğu olmayanlar çocuk sahibi olabilmek için burayı ziyaret ederler. Bu kayayı ziyaret edenler kayanın üstüne kazık çakarlar. Çocuğu olmayan kadın eteğinden bir parça koparıp kazığa bağladıktan sonra kazığın etrafında üç defa dolanır. Bunun akabinde dileğin kabul olabilmesi için mum yakılır, horoz kesilip kayadan aşağı atılır.

Doyduk Mağarası Ziyareti: Aslında merkeze bağlı Tamzı köyünün sınırları içerisindedir. Eskiden her yılın altı mayısında sabah erkenden bu mağara ziyaret edilir bilhassa kadınlar mağarada bulunan suyla yıkanarak kısırlık başta olmak üzere çeşitli kadın hastalıklarına şifa ararlardı.

Fadime Ana Türbesi: Merkeze bağlı Kabaköy’de bulunmaktadır. Fadime Ana Türbesi Cuma günleri sela okunmadan önce ziyaret edilir. Stres, sıkıntı, hastalıkları olanlar, çocuğu olmayan, çocuğu sakat doğanlar ziyaret eder, iki rekât namaz kılarlar.

Firdevs Hanım Türbesi: Şiran'a giderken Çilhoroz dağı üzerinde yoldan yirmi metre solda yer alır. Karşısındaki türbede yatan İsa Baba'nın gelini olduğu söylenmektedir. Anlatıldığına göre Rus Savaşı sırasında İsa Baba'yla Firdevs Hanım el ele tutup düşmanın geçmesini engellemişlerdir.

Garip Evliya Ziyareti: Şiran ilçesine bağlı Alıç köyünde Masrun Tepe mevkiinde bulunan etrafı çevrili tek mezardır. Mezarın yanında pelit ağaçları vardır. Bu ağaçlara çaput bağlanır. Adak kurbanları bu mezarın yanında kesilir. Yağmur duası için burası ziyaret edilir. Ziyaretçiler dileklerinin kabul olması için ziyaret ettikleri bu mezarın etrafını üç defa dolanırlar ve mezara para atarlar.

Güvendi (Güvenç) Abdal Ziyareti: Kürtün ilçesi Güvende Yaylasında bulunan bir kabir ve ziyarettir. Güvendi Abdal'ın asıl isminin Mevlana Halil İbn-i Nureddin hazretleri olduğuna inanılır. Bu zatın Fatih Sultan Mehmet zamanında yaşadığına hem büyük bir âlim hem de yetenekli ve cesur bir savaşçı olduğu rivayet edilir. Müslüman beldelerine saldıran Rumlara karşı mücadele verdiğine dair menkıbeler anlatılır. Güvendi Abdal'ın kabri ziyaret edilir ve bu kabre kurban adanılır. Güvendi Abdal’ı ziyaret edenler her tür dertlerine şifa bulmak amacıyla dualar ederler.

Hasan Ziver Efendi Ziyareti: Hasan Ziver Efendi'nin kabri Torul ilçesine bağlı Güzeloluk köyündedir. Yöre halkı Hasan Ziver Efendi'yi Lokman Hekim'le eşit tutmaktadır. Kabri sinir hastalıkları başta olmak üzere çeşitli hastalıklardan şikâyetçi olan insanlar tarafından ziyaret edilir.

Hayri Efendi Ziyareti: Kelkit ilçesine bağlı Babakonağı köyünde bir mezardır. Mezarı başta öğrencileri olmak üzere yöre halkı tarafından ziyaret edilmekte, dualara vesile kılınmaktadır.

Hüseyin Efendi Ziyareti: Köse ilçesine bağlı Övünce köyünde medfundur. Mezarında geceleri bir ışık gördüğünü söylenir. Hüseyin Efendi'nin mezarının toprağını ziyarete gelenler şifa niyetine suya katarak içerler. Genellikle kadınların ziyaret ettiği mezar daha çok Cuma günleri ziyaret edilir.

İsa Baba Türbesi: Şiran-Kelkit yolu üzerinde Sellidere köyü sınırlarında Çilhoroz dağının üzerinde bulunan İsa Baba'nın 1560'lı yıllarda yaşadığı sanılmaktadır.

Kabaktepe Şehitliği (Yedi mezarlar): Kürtün ilçesine bağlı Güvende köyünde bir şehitliktir. Birinci Dünya Savaşında Erzurum üzerinden Gümüşhane bölgesine ilerleyen Rus ordusunu durdurmak üzere Trabzon yöresinden sorumlu Hacı Hamdi Paşa yönetimindeki ordumuza bağlı Giresun ve Trabzon hattını tutmakla görevli birliğimiz içerisinden yedi gönüllü asker Kabaktepe’deki bu Rus birliği içine sızmış ve mühimmat deposunu havaya uçurarak bir kahramanlık destanı yazmıştır. Yedi askerin mezarı bulunan şehitliğin yöre halkı tarafından etrafı tel örgülerle çevrilmiş mezarların kenarına üstü açık duvarlar yapılmıştır. Bu gün anıtın yanında ziyarete gelenlerin namaz kılabilmesi için bir de mescit yapılmıştır.

Kandil Ziyareti: Tekke beldesi sınırları içerisinde yer alan beldenin üst tarafında bulunan bir ziyaret yeridir. Mağaranın içerisinde mağaranın tavanından damlayan suyun birikmesi sonucu oluşan bir sudur. Bu su bayramlarda ve hıdrellez günü yöre ve çevre halkı sakinlerince ziyaret edilir. Tuzlu bir su olup hastalıklara iyi geleceğine inanılır.

Kara Kaban Ziyareti: Merkeze bağlı Duymadık köyü çıkışında olup halk tarafından ziyaret edilen etrafı çevrili üç mezardır. Söylenceye göre mezarlarda yatanlar harp zamanı (Rus savaşı) burada şehit düşen üç kardeştir. Halk tarafından dileklerin kabul olması, hastalıklara şifa bulunması amacıyla ziyaret edilir. Mezarların yanındaki bodur çalılara ip ve bez bağlanır.

Kırklar Ziyareti: Köse ilçesine bağlı Altuntaş köyüne hâkim bir tepedir. Yöre halkı “kırklar” adıyla anılan kırk ulu evliyanın bu dağda toplanıp zikir ettiğine inanır. Bu yüzden bu tepe ve içindeki “Kırklar Magarası” kutsal sayılır ve ziyaret edilir. Kırkların bulunduğu tepenin karşısındaki bu tepe de “yediler”in makamı olarak bilinir.

Kızıl Ali Ziyareti: Torul ilçesine bağlı Taşlıca köyü civarında bir kabir ve ziyaret yeridir. Kızıl Ali'nin mezarı bölge insanı tarafından ziyaret edilir. Kabrin yanında namaz kılınarak Allah'a yalvarılır.

Kümbet Ziyareti: Kelkit ilçesine bağlı Çamur köyündeki kümbettir. Kümbet içerisinde şeyhin sandukası ayna ve hırkası vardır. Şeyh ölmeden önce: "Aynama bakan ve hırkamı giyinen şifa bulsun" diye dua etmiştir. Anlatıldığına göre yüzü felç olan bir kimse hırkayı giyip aynaya bakar ve anında hastalığından kurtulur. Kümbetin bakımıyla ve ziyaretçilerle, o şeyhin soyundan gelenler ilgilenmektedirler. Ziyaret esnasında namaz kılınır.

Musa Dede Türbesi: Merkeze bağlı Gümüşkaya köyü mezarlığının içerisindedir.

Pir Ahmet Türbesi: Gümüşhane-Erzurum yolu üzerinde Pir Ahmet Köyü'nde yer alan bu türbe, Karamanoğlu Pir Ahmet Bey'e aittir. Türbeyi ziyaret edenler türbenin giriş kısmında namaz kılar, dua ederler. Önceleri türbe ziyareti sırasında türbenin etrafı dolanılır, horozlar kesilir, melhem ağacına bez parçaları bağlanırdı. Günümüzde bu adetler kalkmıştır. Türbe özellikle perşembe günleri ziyaret edilir.

Sakal-ı Şerif: Süleymaniye Mahallesi’ndeki camidedir. Peygamberimize ait olduğu söylenen diğer bir sakal-ı Şerif de merkeze bağlı Bağlarbaşı Mahallesinde ki camide bulunmaktadır. Sakalı Şerifler kadir gecesinde ziyaret edilir.

Sarı Baba Ziyareti: Merkeze bağlı Duymadık, Akçahisar ve Biyalı köylerinin ortak sınırında bulunan ve bu köylerin halkı tarafından ziyaret edilip ermiş bir kişinin mezarı olduğuna inanılan bir ziyaret yeridir. Sarı Baba'yı özellikle eşyası kaybolanlar, kaybettiği bir şeyi bulmak isteyenler ziyaret etmekte, dilek tutmaktadırlar.

Sarı Şeyh Ziyareti: Söylenceye göre Kelkit ilçesine bağlı Öğütlü köyü içerisindeki Sarı Baba türbesi etrafı çevrili olup üzeri köylülerin birkaç defa kapatmalarına karşı yerle bir olmuş şekilde bulunduğundan kapatılamamıştır. Türbenin yanındaki ardıç ve kızamık ağacına dileklerin kabul olması için çaput bağlanır. Ziyaretçiler türbenin yanındaki ziyaretçi odasında bir gece kalır, namaz kılar, kurban keserler.

Seydi Baba Ziyareti: Şiran ilçesine bağlı Seydibaba köyündeki türbedir.

Süt Pınarı Ziyareti: Kelkit İlçesi, Sütveren köyünde bulunmaktadır. Sütü az olan veya hiç olmayan annelerin bu sudan içmesi durumunda sütlerinin çoğalacağına inanılır.

Tandır Ziyareti: Eski Gümüşhane olarak da bilinen Süleymaniye Mahallesindedir. Özellikle kadınlar Cuma günleri Gümüşhane'nin her yerinden akın akın ziyarete gelirlerdi.

Taşdüşüren Ziyareti: Merkeze bağlı Kılıçören köyü ile Sarıçiçek köyü arasında halk tarafından ziyaret edilen mide taşlarını, bağırsak kumlarını düşürdüğüne inanılan bir su gözesidir.

Üç Mezar Ziyareti: Kelkit ilçesine bağlı Öbektaş Beldesinin en üst tarafındaki tepede üç tane yan yana mezardır.

Üçtepe Ziyareti: Merkeze bağlı Çamlıköy sınırlarındaki Işıkdere mevkiinde bir ziyaret yeridir. Burada üç şehidin yattığına inanılmaktadır. Halk tarafından özellikle cuma günleri cuma namazından önce ziyaret edilir.

Üç Tepeler Ziyareti:  Kelkit’e bağlı İsgah (Özen) köyü çevresinde bulunan üç tepede üç mezar bulunmaktadır.  Rivayete göre bu üç tepede üç kardeş Ruslara karşı savaşırken şehit düşmüştür. Şehit kardeşlerin mezarları her ne kadar belli değilse de bu üç tepe ziyaretgâh olarak sık sık ziyaret edilir.

Yılanlı Ziyaretleri: Kelkit ilçesine bağlı Eskiyol ve  Özen (İsgah)köylerinde Yılanlı denen yerlerde mayıs ayında şifalı olduğu düşünülen yılanlar çıkar. Halk bunları alıp hastalıklı yerlerine korlar ve şifa bulurlar.

Zirli Ziyareti: Merkeze bağlı Kara Mustafa köyü Çiçekli Yayla mevkisinde bulunan bir evliya mezarıdır. Bu mezarın hemen alt tarafında büyük bir kaya vardır. Bu kayanın altında bir su, suyun hemen yanında ise büyük bir ardıç ağacı vardır. Dileklerin kabul olması için etrafı üç defa dolanılır para atılır, bez ve iplik bağlanır.