Warning: file_get_contents(/home/karade61/public_html/site_temalari/DOKAP/amp_link.fil): failed to open stream: No such file or directory in /home/karade61/public_html/kalip/KL_SITE_TEMASI.php on line 374

Warning: file_get_contents(/home/karade61/public_html/site_temalari/DOKAP/amp_css.fil): failed to open stream: No such file or directory in /home/karade61/public_html/kalip/KL_SITE_TEMASI.php on line 375
Sosyal Yapı - Doğu Karadeniz Kültür Envanteri Projesi

RİZE HALK KÜLTÜRÜ

Sosyal Yapı

Türk toplumunda sosyal yapının, halkın dinî inançları etrafında şekillenmektedir. Yöre kültüründe insanlar ev içi ve evin dışındaki faaliyetlerinin hemen tümünü dinin gereklerine göre şekillendirirler. Yörede genel itibariyle yaşı büyüklere ve din bilgisi yüksek olanlara (cami hocaları) daha fazla itibar gösterilir. Yaşlılar arasında hac farizasını yerine getirmiş olanlar adeta daha kıdemlidir. Maddi imkânları geniş olan, zengin kimselere karşı da mesafeli ve saygılı davranılırdı. Fakat bu itibar, bugün olduğu gibi, sadece paradan dolayı değildi; 1970-1980’li yıllara kadar kırsal yerleşimlerde hayat, bugün olduğu kadar kolay değildi. Faaliyetleri tarım ve hayvancılıkla sınırlı olan köylerin hemen tümünde insanlar ancak kendi ihtiyaçlarına yetişebiliyorlardı. Para gerektiren bir sorunla karşılaşılacak olsalar, mesela oğlunu askere gönderecek olan bir baba, hemen o anda para bulamayabiliyordu. Bu gibi acil ihtiyaçlar, eskiden komşular arasında çözüme kavuşturulurdu. Bu nedenle ihtiyaç sahibi biri mutlaka maddi imkânı olan kişilerle muhatap olmak durumundaydı.

Türk toplumunda sosyal yapı, toplumun inanç yapısının incelenmesi suretiyle anlaşılabilir. İslam inancı Türk toplum yapısının ve kültürünün belirleyicisidir. Bu durum Rize’nin sosyal yapısını incelerken de fark edilir. İlde camii bulunmayan yerleşim yeri yoktur. Yerleşimler camileri merkeze alarak şekillenir. Bu camiler sürekli olarak cemaatle dolu değildirler ancak toplumun kimliğini yansıtmaları bakımından sadece dini yapı değil önemli bir kültür unsurudurlar. Rize ilinde çok sayıda din adamı ve âlim yetişmiştir ve yetişmeye de devam etmektedir. Doğu Karadeniz bölgesinde Trabzon ve Rize illerinde bu durum dikkat çekecek nispettedir. Din adamları bölgede her kesiminin saygı duyup sözünü dinlediği kimselerdir.

Devlet otoritesinin bölgede zayıf olduğu devirlerde, Osmanlı döneminde özellikle 19. yüzyıldan sonra ve Cumhuriyet’in ilk 50 yılında, birçok eşkıya, asker kaçağı, hırsız ve mütegallibenin, şeyh efendilerin nasihat ve ikazı sonucu bu işlerden vazgeçtiği, hadiseyi bizzat yaşamış yaşlılar tarafından nakledilmektedir (Güvelioğlu, 2006: 25). Dinin gerekleri sosyal hayatı düzenleyen gelenek ve göreneklerin hemen tümünü şekillendirmiştir. Bu da muhakkak din adamlarının tesiriyle olmuştur.

Din adamları Türk-İslam toplumunda ayrı birer toplumsal sınıf değildirler. Dinî eğitim ilkin aile ortamındaki görgü ve terbiye ile edinilir, öğrenilir.

Aile Yapısı

Toplumsal yapının temel birimi olan aile sosyal yapının, kültürün ve geleneğin yeni nesillere öğretilip yaşatılmasını sağlar. Türk toplumunda aile, evlilikle birlikte kurulur. Ailenin sağlıklı şekilde kurulabilmesi, tarafların rızasıyla gerçekleşen evliliklerle mümkündür. Rize’de evlilikler konusunda yaptığımız çalışmalarda geçmiş dönemlerde eş seçimlerinde aile büyüklerinin kararının etkili olduğunu tespit ettik. Ancak bu durum zorla evlendirme şeklinde gerçekleşmiyordu. Zira şer’i hukukun uygulandığı dönemlerde nikâh, evlenmeye mani bir durum olmamasının tespitinden sonra gerçekleşebiliyordu. Bunun için nikâh şahitleri de çiftleri tanıyan mahalle eşrafından kimselerden seçiliyordu (Erkan, 2007: 38). Bu uygulamalara rağmen istisna durumlar elbette ki yaşanmıştır; bunu da yine, Şer’iyye Sicillerinden öğreniyoruz. Küçük yaşta evlendirilen kişiler, akıl baliğ olduklarında eğer rızaları alınarak değil de zorla evlendirilmişseler, kadıya müracaat ederek nikâhlarını iptal edebiliyorlardı (Pehlevan Yıldız, 2008: 47). Boşanma, ailenin dağılması anlamına geldiği için hoş karşılanmayan ancak zorunlu hallerde, mecbur kalındığında müsaade edilen bir uygulamadır. Nikâh kıyılırken belirlenmiş olan mehir ve nafaka konularında taraflar, kadı huzurunda anlaşarak boşanırlardı.

Ocak tutacak olan, soyun devamını sağlayacak olan erkek çocuk olduğu için Anadolu’nun hemen her yerinde olduğu gibi Rize’de de erkek evladın yeri daha ayrıcalıklıydı. Evli çiftin çocuğu olmaması veya erkek çocuğu olmaması durumunda ikinci defa evlenme, iki eşlilik Cumhuriyet’in ilk yıllarına dek Rize’de görülebilen bir durumdu.

Rize ilinde 1950’li yıllara geçim imkânları son derece sınırlıydı. Çay tarımından önce yörede yapılan tarım ve hayvancılık faaliyetlerinin neredeyse tamamı, aile ihtiyaçlarını karşılamaya yönelikti. Beden emeği isteyen bahçe, tarla ve çeşitli başka işler için ailelerin kalabalık olması gerekliydi. Bu gibi nedenlerle genel aile yapısı, geniş aile tipi hane yapısına sahipti. Yetişkin kardeşler aynı evde kalırlardı. Evli çiftler yeni bir eve çıkmaz, çıkamaz baba evinde yaşamaya devam ederlerdi. Çocuklar yine aynı çatı altında doğup büyür ve evlerin nüfusu çift haneleri rakamlara ulaşırdı.

Kalabalık ailelerde hane içindeki otorite en yaşlı erkek olurdu. Yaşlı erkek hayatta değilse onun eşi, büyükanne ev içinde otorite konumunda olurdu. Köylerde gerek ev içi gerekse ev dışındaki işleri kadınlar takip ederdi. Ne zaman ne yapılması gerektiğini evin yaşlı kadını bilir, çocuklarını ve gelinlerini yapılacak işler için görevlendirirdi.

Komşular arasında yardımlaşma çok önemsenir. Bugün olduğu gibi bir telefonlar uzaktaki yakınlarına ulaşma imkânının olmadığı dönemlerde komşular birbirlerinin en yakınıydılar. Birinin bir ihtiyacı varsa komşular seferber olup yardımda bulunurdu.

Sosyal yapı üzerinde etkisi olan unsurlardan biri de ekonomik faaliyetlerdir. Rize’nin iç kesimlerinde, yüksek rakımlı köylerde tarım ve hayvancılıkla sınırlı olan üretim faaliyetleri her bölgede köylüler için yeterli olmamış, özellikle Çayeli, Hemşin ve Pazar ilçelerinin yüksek kesimlerinde yaşayanlar gurbetçiliğe daha fazla meyletmişlerdir. Dolayısıyla gurbetçi ailelerin şehir kültürüyle temasları daha erken olmuştur. Uzaklara, gurbete giden Rizelilerin bir kısmı, çalıştıkları yerlere yerleşmiş fakat memleketlerini unutmamışlardır. Rize hemşeriliği mekân ve zamanla gevşemez bir bağdır. Köylerdeki diğer insanlar için, bu erken dönemde şehirle temas kuran kişiler adeta acente işlevi görmüşlerdir; şehirde olup köylerde bulunmayan “yeni” ürünler ilkin bu gurbetçiler aracılığıyla köylere ulaşmıştır. Gurbetçiler ayrıca köyden çıkmak, şehre gitmek isteyenler için de şehre yerleşim sürecinde “aracı kurum” işlevi görmüşlerdir.

Günümüzde Aile Yapısı

Bugün bu kalabalık aileler köy yerleşimlerinde ancak yaz aylarında ve tatil günlerinde bir araya gelmektedirler. Ekonomik faaliyetlerin çeşitlenmesi, gurbetçilik, çocukların eğitimi gibi çeşitli nedenlerle geniş aileler yerini çekirdek aileye bırakmıştır. Çekirdek aileye geçişle birlikte eski güçlü aile yapısı da gevşemektedir. Geçmiş dönemde aile içerisinde büyüklerin sözü her konuda geçerliydi. Çekirdek aileye geçen toplumlarda insanlar bireyselleşmekte, çocuklar dahi kendi kararları konusunda ısrarcı olabilmekte, büyükler eski otoritelerini kaybetmektedirler.

Tablo 1’de kadın ve erkeklerde Rize ilinde tespit edilen ilk evlenme yaşları ve evlenme boşanma rakamları gösterilmiştir. Evlenme yaşı ülke genelinde olduğu gibi Rize ilinde de yükselmektedir.

Tablo 1: İlk Evlenme Yaşı ve Evlenme / Boşanma Sayıları

Yıl

Erkek

Kadın

Evlenme adedi

Boşanma adedi

2016

28,8

25,3

2.078

309

2015

28,7

25,1

2.089

348

2014

28,6

24,8

2.180

322

2013

28,5

24,8

2.253

303

2012

28,6

24.8

2.281

267

 

Evlenme yaşının ilerlemesiyle doğru orantılı olarak evlilik adedinde de azalma gözlenmektedir. Bunun yanı sıra boşanma rakamları da artmaktadır.

 

Tablo 2: Medeni Duruma Göre Nüfus Bilgileri (15 yaş üstü nüfusta)

Yıl

Toplam

Hiç evlenmedi

Evli

Boşandı

Eşi ödü

2016

266.487

77.137 

163.554 

5.536 

20.260 

2015

263.637

75.844

162.480

5.236 

20.077 

2014

263.509

75.587

163.062

4.919 

19.941 

2013

260.802

75.880

160.874

4.580

19.468

2012

255.819

74.629

158.041

4.171

18.978

2011

253.293

73.162

157.435

4.003

18.693

Hane Halkı Bilgileri

2016 yılı verilerine göre ortalama hane halkı büyüklüğü 3,3 olan Rize ilinde toplam 98.095 hane mevcuttur. Bu rakamın 18.190 adedi tek kişilik hanelerden oluşmaktadır. Ana-baba ve çocukları kapsayan çekirdek ailelerin oluşturduğu hane sayısı 60.723’tür. Geniş ailelerden oluşan hane sayısı 16.975, belirtilen kategorilerin dışındaki hane sayısı ise 2.207 olarak tespit edilmiştir. Rize ilindeki hanelerin % 62’si çocuklu ya da çocuksuz evli çiftler, çocuğuyla birlikte yaşayan anne ya da çocuğuyla birlikte yaşayan babadan oluşan çekirdek aile tipindeki hanelerden oluşmaktadır.

Tablo 3: Tiplerine Göre Hane Sayısı

Yıl

Toplam

Tek kişilik hane

Çekirdek aile

Geniş aile

Diğerleri

2016

98.095

18.190

60.723

16.975

2.207

2015

96.286

17.069

59.982

17.228

2.007

2014

94.444

15.950

58.561

17.672

1.961

 

Rize ili genelinde en yaygın hane tipi çekirdek aileden oluşan hanelerdir. Toplam hane sayısının % 62’si çekirdek aileden oluşan hanelerdir. Köy yerleşimlerinde görülen hane tipi çoğunlukla geniş aileden oluşan hanelerdir. İl nüfusunun şehirleşme oranı arttıkça, hane tipleri içinde çekirdek aileden oluşan hanelerin oranı da artmaktadır. Geniş aileden çekirdek aileye geçen nüfus, halk kültürünün başta sözlü kültür ürünleri olmak üzere pek çok unsurunun aktarıcısı olan yaşlılarından uzaklaşmaktadır. Şehirleşmenin gereği olarak, yeni nesiller kendilerine şehir hayatının içinde bir gelecek kurmak üzere yetiştirilmektedirler.

Eğitim

Rize ilinde 6 yaş üzeri nüfusun yaklaşık % 96’sı okuma yazma bilmektedir. 2016 yılı itibariyle Rize nüfusu içinde 36.412 kişi fakülte veya yüksekokul mezunudur. Fakülte ve yüksekokul mezunlarının toplam nüfusa oranı % 13,5’tir.

Günümüzde sosyal yapının şekillenmesinde aile kadar eğitim de önemlidir. Çocuklar 6. yaşlarından itibaren ailesinden ziyade okul ve dersleriyle meşgul olarak büyümektedir. Dolayısıyla hayatını şekillendirecek bilgi ve değerleri geçmiş dönemde olduğu gibi sadece ailesinden değil, okulundan almaktadır. 1950’lili yıllarda kırsal kesimlerde eğitim bugünkü gibi yaygın değildi. Aileler, çocuklarının tahsiline bugün olduğu kadar önem vermiyor veya bunun için yeterli imkânları bulamıyorlardı. Yüksek kesimlerde okulu olmayan köyler vardı. Okula olan köylerde de ulaşım herkes için kolay değildi; pek çok çocuk ulaşım imkânlarının yetersizliği nedeniyle okuldan uzak yetişmiştir. Bunun yanı sıra birçok aile kız çocuklarını okula göndermek bile istemiyordu. Hülasa köylerde yaşayan insanların mezuniyet durumu iyi ihtimalle ilkokulla sınırlıydı.