Warning: file_get_contents(/home/karade61/public_html/site_temalari/DOKAP/amp_link.fil): failed to open stream: No such file or directory in /home/karade61/public_html/kalip/KL_SITE_TEMASI.php on line 374

Warning: file_get_contents(/home/karade61/public_html/site_temalari/DOKAP/amp_css.fil): failed to open stream: No such file or directory in /home/karade61/public_html/kalip/KL_SITE_TEMASI.php on line 375
Yöresel Mimari - Doğu Karadeniz Kültür Envanteri Projesi

RİZE HALK KÜLTÜRÜ

Yöresel Mimari

Genel Mimari Özellikler

Belli bir bölgenin mimari özelliklerinin o bölgeye has niteliklerini belirleyebileceğimiz yapıların başında evler gelir. Geleneksel meskenler insanların yaşadıkları çevreyle ilişkilerinin somut olarak gözlenebileceği unsurların başında gelir. Yöresel mimaride coğrafi koşullar, yörede bulunması kolay olan malzemeler ve insanların sahip olduğu kültür belirleyicidir. Yöresel mimari uzun yıllar içerisinde sınanmış denenmiş çeşitli uygulamaların sonunda, belli bir forma bürünerek yöreyi tanımlayan kültür unsuruna dönüşür.

Ahşap, Rize’de kolay bulunan ve kolay işlenen bir yapı malzemesidir. Yapılarda kullanılacak ağaçların ortak özelliği sert, rutubet ve ısı değişimlerine dayanıklı, uzun süre bozulmayacak olmalarıdır. Kayın, kestane, çam ve doğu ladini ev yapımında tercih edilen dayanıklı ağaç türleridir. Sahile yakın kesimlerde kestane ve kayın; iç kesimlerde ise kestane ağacının yanı sıra çam ve ladin kullanımı daha yaygındır. Bu tercihin nedeni biraz da ağaç popülasyonudur; rakım arttıkça ormanlarda geniş yapraklı ağaçların sayısı azalırken ince yapraklı ağaçların sayısı artar.

Ahşap malzemeyi yüksek nemli bölgede zemine bağlamak için en uygun geçiş malzemesi olan taş, Rize evlerinde ahşapla birlikte kullanılan diğer bir yapı malzemesidir. Kesme taştan yapılan zemin kat ve bunun üzerine taş ve ahşaptan yapılan iki kat, Rize’de yaygın şekilde görülen geleneksel ev tipidir. Bunların yanı sıra Hemşin ve Fındıklı ilçelerinde 2-3 katlı gösterişli konaklar da görülür.

Evin yapılacağı yere yurt veya yurtluk denir. Yurt yerinin seçiminde arazinin sabah güneşini görmesine, yakınında su kaynağı bulunmasına, ekilen alanlara yakın olmasına, çığ tehdidinden uzak olmasına ve tabii ki manzarasının açık olmasına dikkat edilir. Yurt yeri olarak seçilen yere büyükçe bir kaya bırakılıp 2-3 ay sonra taşın altına bakılır. Taşın altı karıncalanmışsa, seçilen bu yerin uğurlu ve bereketli olacağına inanılır. Evlerin hemen tümü ya sebze bahçesinin ya da çay bahçesinin yanında kurulur. Bütün evlerin olabildiğince geniş tutulmuş avluları vardır. Gerek çalışmak gerekse kalabalık zamanlarda misafirleri ağırlamak için geniş avlulara ihtiyaç duyulur.

Rize’nin köylerinde sarp araziden ötürü evler küçük guruplar halinde ve dağınık şekilde yerleşmiştir. İki ev arasında birkaç yüz metrelik mesafe görülebilir. Nüfus artışına bağlı olarak yeni evler yapılsa da evler arasındaki geniş açıklıklar, arazi izin vermediği için kapanmamaktadır. Yerleşimlerin genel görünümü böyle olduğu halde köy camilerinin yakınında eğer düz ve açık alan varsa bitişik nizam yerleşimler de görülür. Sarp arazide ev yapmak için uygun düz alanlar çok seyrek bulunabildiği için, yeni yapılan evler yöre mimarisinden uzak, genelde apartman tipinde, 3-4 katlı olarak inşa edilmektedir.

1950’li yıllara kadar hemen tüm evlerin yanına bir de serender (nayla) yapılırdı. Serender evden ayrı müstakil bir yapı görünümünde olmasına rağmen aslında evin bir parçasıdır ve evle birlikte anlam kazanır. Serenderler, içlerinde yiyecek saklandığı için rutubetten ve kemirgen hayvanlardan korunmak amacıyla direkler üzerinde inşa edilirler. Dört köşesindeki direklerin döşeme ile birleştiği noktalara tekerlek şekli verilmiş beton bloklar veya aynı şekilde kesilmiş sac parçalar konur. Serenderlerin bir yanında açılır-kapanır şekilde tasarlanmış merdiveni olur. Serenderin yan cepheleri havalandırmayı kolaylaştırmak için ızgara şeklinde yapılır. Mısırların kurutulduğu, kurutulmuş mısırların saklandığı ve evin ihtiyaç duyduğu çeşitli yiyecekler için ambar olarak kullanılan serenderler çay tarımının yaygınlaşmasından sonra işlevini yitirmeye başlamıştır.

Kuzey veya batı yönünden sert rüzgâr alan evlerin, rüzgâr alan cephelerinde evin dışına çardak veya pahça denilen yardımcı bir yapı inşa edilir. Bu yardımcı yapılar Hem rüzgârı engeller hem de evin ihtiyacı olan öte-beriyi muhafaza eder.

Köy yerleşimlerinden daha yüksek rakımlardaki mezra ve yaylalardaki geçici yerleşimlerde, daha basit ve küçük yapılar görülür. Yılın belli dönemlerinde geçici bir süreyle kullanılan bu yapılar, çoğunlukla alt kısmı ahır, üstte tek göz odadan müteşekkildir. Buralardaki yapılar su kaynaklarına ve otlaklara yakın yerlerde kurulur. Yaylalarda hayvanlar için yapılan barınaklar daha özenli kurulmuştur. Bunun nedeni yaylacılığın esas olarak hayvancılıktan alınan verimi artırmak için yapılıyor olmasıdır.

Yapım Teknikleri

Ahşap Yığma: Yatay konumdaki ahşap malzemenin üst üste dizilmesiyle kurulan yapı sistemdir. Bu tip yapılarda sadece kapı ve pencere kenarlarındaki malzemeler dikey olarak yerleştirilmektedir.

Kütük Yığma: Evlerin yakınında kurulan yardımcı yapılarda, mezra ve yayla evlerinde kullanılan bir yapı sistemdir. Bu tip yapılar kaba şekilde işlenmiş tomrukların üst üste dizilmesiyle kurulur. Yapının köşelerinde tomruklar, yörede kara boğaz denilen şekilde birbirlerine tutturulur. Boğaz geçme, çok kar yağan yerlerde kullanılır. Bunun nedeni bu tip yapıların çökmesinin zor olmasıdır. Köşelerdeki ahşap taşıyıcılar uçları yapının dışına taşırılır. Bu yapılarda pencere boşlukları, tomrukların kertilmesiyle açılmış deliklerden ibarettir. Yapının çatısı için, hartama denilen kalın ve geniş tahtalar kullanılır. Kütüklerin kabaca yarılmasıyla elde edilen hartamalar birbirlerinin üstüne bindirilerek arka arkaya dizilerek çatı kapatılır.

Yontma Ahşap Yığma: Eski köy evlerinde kullanılan yontma ahşap yığma siteminde balta ile yontulmuş 8-9 cm kalınlığında tahtalar kullanılır. Bu kalın tahtalar yatay şekilde dizilerek taşıyıcı olarak kullanılır. Yapının köşelerinde boğaz geçme uygulanır. Çatı için iç kesimlerde hartama, kıyı kesimlerinde alaturka kiremit kullanılır.

Ahşap karkas / Çatma Sistem: Taban ağaçları yatay şekilde, köşelerden boğaz veya kurt geçme tekniğiyle birleştirilir. Bunların üzerine köşe ve belli noktalardan dikmeler yerleştirilir. Dikmelerin başlarına yatay kirişler yerleştirildikten sonra çatı kurulur.

Karkas sistemde yüzey boşlukları ahşap veya taş malzeme ile doldurulur. Taş malzeme tercih edilen yapılarda yüzeyde açılan kare ya da dikdörtgen boşluklara aynı tipte kesme taşlar yerleştirilir. Bu tip yüzey dolgu sistemine göz dolma denir. Yüzey boşlukları, üçgen şeklindeki boşluklara küçük taşlar doldurularak kapatılmışsa muska dolma adını alır. Yüzeyde yatay ve dikey direkler ızgara şeklinde yerleştirilerek bunların araları harç veya taş parçaları doldurularak kapatılabilir. Bu tip yüzey kaplama sistemine de yörede çakatura denir. Sahil kesimine yakın yerleşimlerde önceleri göz dolma tekniği uygulanmış, daha sonra bunun yerine muska ve çakatura sistemler uygulanmıştır. Göz dolma tekniğiyle yapılmış evlerin en güzel örnekleri Fındıklı ilçesinde Çağlayan Köyünde görülmektedir.

Çatıların eğimi yüksektir ve genellikle kırma çatı tipindedir. Evler çoğunlukla meyilli arazide kuruldukları için yağmur sularının evin arkasına yağıp temeline zarar vermemesi istenir. Bu nedenle çatılar yanlara meyilli şekilde kurulur. Duvarların yağmurdan korunabilmesi için çatı sistemlerinde saçaklar geniş tutulur. Çatı örtüsü olarak eski evlerde alaturka kiremit kullanılırdı. Alaturka kiremitin yerine zamanla yine kiremit ve oluklu saclar tercih edilmiştir. Küçük barakalarda ve yayla evlerinde çatı örtüsü olarak oluklu sac ve hartama kullanılmaktadır. Eviçinde ocak bulunan çok eski evlerde çatılarda baca bulunmaz: ocaktan çıkan duman çatıya çıkarak saçak ve çatı altında bırakılan boşluklardan tahliye edilir. Bu tip evlerin üst katlarındaki ahşap malzeme isten dolayı kararmış olur. Yine bazı evlerde eviçinin üzerinde geniş ve yüksek bacalar görülür. Bunlar da yine eviçindeki ocağın dumanını tahliye etmek üzere olabildiğince geniş ve yüksek inşa edilmişlerdir.

Eski evlerde zemin kat pencereleri çoğunlukla demir parmaklıklıdır. Eski evlere eviçinin pencereleri kanatlı, odalarınki ise dikey eksende hareket eden sürmeli pencerelerdir. Evin zemin katında, ahır ve diğer bölmelerde pencereden daha küçük havalandırma boşlukları bulunur.

Rize evlerinde süsleme pek görülmez. Yapının yüzeyinde, ahşap çerçeveler içerisine dizilmiş taşların oluşturduğu geometrik desenler ve sıra sıra dizilmiş pencereleri Rize evlerinin kendi doğal süsüdür. Bununla birlikte sahil kesiminde ve daha çok doğu yönündeki bazı evlerde saçak altlarında ahşap malzemeden yapılmış süs unsurlarına rastlanır.

Mekân Kullanımı

Rize’de yöresel evlerin hemen tümü eğimli arazi üzerinde inşa edilmiştir. Evlerin alt katında ahır ve ahır hayvanlarının ihtiyaçlarına ayrılmış odalar bulunur. Evin asıl girişi yan cephede, arazideki eğimin üst sınırında bulunur. Evlerin öne ve arka cephede olmak üzere iki kapısı vardır. Evin giriş kapısı sabah güneşini görmesi için doğuya bakacak şekilde konumlanır. Evin giriş kapısıyla ahırın bulunduğu alt kat arasında kesme taşlardan yapılmış basamaklar ve kaldırım bulunur. Çok eski tarihli evlerde tuvaletler de evin dışında bulunurdu. Ancak bu tip evler neredeyse hiç kalmamıştır; eski evlerin birçoğunda sonradan eve ilave edilen bir bölüm veya ev içindeki bir oda tuvalete dönüştürülmüştür.

Evin kapısı mutlaka aşhaneye, eviçine açılır. Eviçinin hemen ardında bir oda daha bulunur. Bu oda eski zamanlarda kiler veya depo olarak kullanılırdı. Daha sonraki zamanlarda oturma odasına dönüştürülmüşlerdir. Evde yemekler eviçinde hazırlanır, yemekler burada yenir, misafirler burada karşılanır. Dolayısıyla evin en önemli bölümü eviçidir. Evin tasarımı da eviçine göre şekillenir. Eski evlerde ocak eviçinde bulunurdu. Ekmek ve yemeklerin pişirildiği ateşlik de denen ocak, eviçinde pencere bulunmayan bir cepheyi boydan boya kaplardı. Ocağın bulunduğu alan bir kemerle eviçinden ayrılırdı. Ocağın üzerindeki tavan kısmı dumanın tahliyesi amacıyla ızgara biçimindedir. Bu ızgara tavan sistemine çaçel denir. Çaçeli ortadan bölen kalın bir kirişe ateşlik zinciri asılırdı. Ocak kullanılan evlerde eviçlerinin zemininde genelde döşeme kullanılmazdı. Zemin, taşı temizlenmiş ve düzleştirilmiş sert topraktan olurdu. Kuzineler kullanılmaya başlandıktan sonra yer ocakları kullanılmaz oldu. Zamanla ocağın yerini kuzine almışsa da eviçi halen evlerin en önemli ve merkezi bölümüdür.

Evlerde hol işlevi gören alana hayat denir. Hayata eviçinden geçilir. Bu bölümden itibaren zemin ahşapla kaplıdır. Hayat denen alanda eşya bulunmaz, evin odalarının kapıları hayata bakar, odalara buradan geçilir. Hayat, eviçindeki ocaktan gelen sıcağın diğer odalara yayılmasına yardımcı olur. Hayat bölümünün temel işlevi de zaten evdeki odaların ısıtılmasıdır. Isıtmaya katkı yapan bir diğer unsur zemin kattaki ahırdır. Ahırın üst kısmının döşemesi ahşaptır ve bu sayede ısı yukarıya iletilir. Bazı köy evlerinde ahır ile zemin kat arasında hanbağı denilen ara bir bölme daha bulunur ve hayvanların yiyecekleri burada saklanır. Hanbağı da yine ahırdaki sıcaklığın evi ısıtmasına katkı sağlar.

Evin üst katına çıkan merdiven pek çok evde eviçinde olur. Hayat yerine koridor kullanılan evlerde üst kata çıkan merdiven koridorun bir ucunda yer alır. Üst katın planı da giriş kata benzer şekildedir; merdivenin bittiği yerde genişçe bir hayat olur, odalara buradan geçilir. Yapıların çatısının altında mutlaka ambar, kiler olarak kullanılan bölümler yer alır, bunlara dağni, darni veya dereni denir. Çatı altlarında yan cephelerde havalandırma amacıyla boşluklar bırakılır. Çatı altı havalandırması, ocaktan çıkan dumanı tahliye etmek için eski evlerde zorunluydu. Evlerin kışlık odun ve ot ve benzeri ihtiyaçları da çatı altlarında saklanırdı.

Cami, Değirmen ve Köprüler

Köy Camileri

Rize ve çevresindeki köylerde köyün ibadet ihtiyacını karşılamak üzere inşa edilen camilerinin çoğu, yöredeki evler gibi, meyilli arazi üzerinde kuruludur. Yapı malzemesi olarak camilerde de taş ve ahşap kullanılmıştır. Sadece taştan yapılmış camiler ve ahşaptan yapılmış camilerin yanında her iki malzemenin bir arada kullanıldığı camiler de mevcuttur. Ahşap camilerin birçoğunda zemin ve su baskınına karşı yükseltilmiş girişe kadar olan bölümler taştan yapılır. Ahşap camilerin iki katlı olanlarının alt katında, eskiden medrese-mektep hizmeti verilen odalar bulunurdu. Ahşap camilerin mahfil kısımları, sütun vazifesi gören ahşap direklerle güçlendirilmiş geniş alanlardır. Son cemaat mahfili bulunan camilerde bu alanlarda oturmak için yapılmış sedirler, sıralar bulunur. Namaz vakitleri dışında, cemaat burada toplanıp sohbet ederler.

Camilerin iç kısımlarında ahşap oyma ve bazılarında kalem işi süslemeler mevcuttur. Ahşap camilerin kapıları, minberleri, mihrapları ve vaaz kürsüleri ahşap kabartma ve oymalarla süslemiştir. Ahşap camilerin çatıları genelde dört omuzludur ve üzerleri kiremitle kaplıdır.

Rize yöre mimarisinin diğer unsurları su değirmenleri ve akarsuların üzerine kurulmuş, kesme taştan yapılmış köprülerdir. Her iki tür yapının da temel yapı malzemesi kesme taştır. Değirmenler, akarsu taşkınlarından korunabilsinler diye, suyun geldiği tarafta büyükçe bir kayanın dibinde inşa edilirler. Taş köprülerin ayakları sağlam temel üzerine inşa edilir. Taş köprüler, köprüyü akıntıdan kormak için büyükçe bir kayaya bitişik yapılır. Pek çok su değirmeni, bir taş köprünün yanında inşa edilmiştir. Bunun nedeni de köprü ayaklarında kullanılan dolgu kayalarının değirmene siper olarak kullanılmak istenmesidir.

Değirmenler yöre kültüründe önemi bir yere sahiptir. Sadece mısır öğütmek için kullanılmamışlardır. Mısır ve mısır unu yöre mutfağının en önemli malzemesi olduğu dönemlerde her hane mısır hasadından sonra kurumuş ve tanelenmiş mısırlarını una çevirmek için değirmenlere giderdi. Değirmenlere herkes ihtiyaç duyduğu için, gece geç saatlerde veya sabahın erken saatlerinde değirmene giderlerdi. Değirmenlerde sıra olurdu. Bütün gün sıra bekleyenler olurdu. Sıra bekleyen kişiler ensanda sohbet eder, köy ve mahalle ile ilgili bilgi alış-verişi yaparlar. Bu bakımdan değirmenler önemli bir sosyal ortam işlevi görürlerdi.