RİZE HALK KÜLTÜRÜ

Halk Oyunları

Rize ve çevresinde oynanan halk oyunlarının hemen tümüne horon denir. Rizelilerin horon oynamak için bahanesi çoktur. Nişan ve düğün gibi törenler Rize’de horonsuz olmaz. Yaylacılar yayla yolunda başlarlar horon oynamaya. Yaylada çalışırken verilen molalarda, yayla gecelerinde ve tabii ki yayla şenliklerinde horon halkaları kurulur. Eskiden köy düğünleri 2-3 gün devam ederdi. Dolayısıyla horonlar da uzun soluklu olurdu. Düğünlerin şehirlere, salonlara taşındığı günümüzde horon halkaları genellikle düğün merasiminin ortasında başlayıp kapanışına kadar devam edebilmektedir.

Horon adını taşıyan Doğu Karadeniz danslarında, deniz kıyısında, engebeli arazide yaşayan insan tabiatının atik, çevik görünümü sergilenir. Oyuncunun vücudu bütün gücüyle hareket halindedir, adeta dalgalarla savaşır; dik dağlara, yamaçlara tırmanır. Horon oynamak için büyük düzlükler bulmak kolay değildir. Bu nedenle yol kenarlarında bazen 5 bazen 10 metre genişliğindeki horon düzlerinde, ev içlerinde, balıkçı teknelerinin güvertelerinde horon oynamak gerektiğinden, horonlarda geniş hareketler yer almaz (Erdem, 1999: 30).

Horonu bir genç ya da erkek oyunu sanan görüşler temelinde yanlıştır. Gençlerle yaşlılar, kadınlarla kızlar bir arada horonda yer alabilirler. Kadınların oynadığı horonlarda, istisnaları olmakla beraber, hareketler erkek horonlarına kıyasla daha yavaş tempoludur. Figürlere bakıldığında kadın horonlarında kollar erkek horonlarındaki kadar yükseğe kaldırılmaz. Dizleri hızlı şekilde kırarak yere çömelme hareketleri kadın horonlarında görülmez.

Bölgeye ait horonlar, dans araştırıcıları tarafından sözlü, sözsüz ve karma horonlar olarak diye üç ana grupta ele alınmaktadır. Bilhassa horonların kadınlar arasında oynananları, “nanaylar” gibi söz tekrarı eşliğine dayanır. Bununla birlikte, kadın-erkek karma oynanan Kız Horonu gibi oyunlarda “atma türkü” de söylenir. Hemşin horonlarında mutlaka türkü söylenir. Horon sırasında türkü söylenen bölüme “fora” denir. Bu türkülü bölümün asıl amacı, horon halkasının dinlenmesine fırsat vermektir. Foraya horonu çeviren, yöneten kişi izin verir. Fora dediğin zaman tulumcu türkü havasına başlar. Hemşin horonlarının bir diğer özelliği kemençe değil de tulum eşliğinde oynanmalarıdır.

“Horon” Sözcüğüne Dair

Yakutça’da: “Hor, Kor, Hori” tekrar etmek ve sıra ile vurmak anlamındadır. Nakarat şeklinde ifade edilir (Erdem, 1999: 19). Yakutlar bilindiği gibi, İskitlerin devamıdır ve İskitler MÖ. 7 ve 6. yüzyıllarda Doğu Karadeniz’de yaşamış bir kavimdir. Horon oyunundaki tekrarların ve ayakların yere vurmanın oyunun karakteristik hareketlerinden olduğunu dikkate alırsak “hor” ve “hori” sözcüklerini zaman içinde horona dönüşmüş olan kök sözcükler olarak düşünebiliriz. Horon sözcüğünün kökenine dair daha pek çok iddia vardır.

Derleme Sözlüğü’ne bakıldığında kelimenin horum biçiminin çok yaygın kullanıldığı, “biçildikten sonra balya ya da deste haline konulmuş ot; biçildikten sonra tarlada yapılan küçük burçak ya da mercimek yığınları, yeni olgunlaşan susam bitkisi, topraktan çıkarıldıktan sonra sapları iple boğulup baş tarafları birleştirilerek yapılan yığın” manalarına geldiği görülmektedir. Horom sözcüğü ise Yomra, Beşikdüzü, Vakfıkebir, İkizdere, Yusufeli ve Şavşat’ta tespit edilmiş; “mısır sapı, ot vb. şeylerden yapılan desteler, yığınlar” manasında kullanıldığı kaydedilmiştir (Coşkun, 2011: 155; Demir, 2005: 123-124; Saatçi, 2008: 25).

Horom, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde pek çok yerde olgunlaşmış mısır saplarının köküne yakın bir yerden kesilerek mısır tarlalarında yapılan yığınlara denmektedir. Bu yığınların dizilişi, sıralanışı uzaktan kol kola girmiş, el ele vermiş insanları andırır. Buradan hareketle horon hakkındaki pek çok kaynakta sözcüğünün kökeni olarak horom gösterilmektedir.

Horon Hareketleri

Horonlarda görülen hareketlerin birçoğu yöre insanının hayatından esinlenilerek bu oyunlara tatbik edilmiştir. Horonlarda kolların havaya kaldırılıp indirilmesi; kayıklarda kürek çeken denizcilerin, balık tutmak için denize ağ atan balıkçıların, hızarla odun biçen neccarların ve yayık sallayan insanların kol hareketlerini çağrıştırır. Derelerden bir taştan diğerinin üzerine zıplayarak geçmeye çalışmak, dar ve dolambaçlı patika yollarda yapılan yürüyüşler, yağmurdan ıslanmamak için hep acele hareket etmek horonlardaki temponun ve hızlı, ritmik ayak hareketlerinin nedenleri olarak düşünülebilir.

Horon Komutları

Oyunlarda horon başı veya horon çeken kişi oyunu yönetir. Oyun içinde komutlar veya uyarılar mutlaka olur. Horoncuları yönlendirme işi horon başının verdiği komutlarla olur. Horon komutları, horonun oynanma biçimine, horon halkasının düzenine ve horonu yöneten kişini durumuna göre değişebilir, çeşitlenebilir. “Yüksek oyna,” “al oyna yüksel,” “kalk yürü,” “al da yüksel” bu komutlar horonda kolların havaya kaldırılması gerektiğini belirten komutlara örnektir. Bu örneklere benzer şekilde ayak hareketleri, diz kırma hareketleri gibi oyundaki bütün figürlerle ilgili çeşitli komutlar mevcuttur. 

Yörede Oynanan Oyunlar

Horon oyunlarında ayakları yere sert şekilde basma, yürüme, diz çekme ve diz kırma sık tekrarlanan hareketlerdir. Horonlarda, oyunun temposuna göre kollar aşağıda, bel hizasında veya havaya kaldırılmış şekilde tutulur. Figürleri birbirlerine benzese de horon oyunları bölgede çok çeşitlidir. Horonların isimleri ve sayıları kişilere göre farklılık göstermektedir. Çeşitli kaynaklarda 50 civarında horon çeşidi tespit edilmiştir. Bu sayı, pek çok horoncuya göre aslında 6-7 olmalıdır. Sayının fazla olmasının nedeni, bilinen bir oyunun çok az farklılıklarla çeşitli yerlerde oynanması neticesinde, bu farklılıktan dolayı oynandığı yerin ismiyle anılmaya başlamasıdır. Rize Horonunda ayağın yere daha sert vurulması, Kaçkar Horonun da ise ayak hareketlerinin ön planda olması gibi farklılıklar bulunmaktadır.

Sahil kesimindeki horonlar daha hareketlidir. Erkeklerin oynadığı horonların figürleri oldukça hızlı ve serttir. Oyunların son bölümlerine doğru hareketler iyice hızlanır. Hemşin horonları ise belli horonlar dışında genelde rahat oynanan horonlardır. Hemşin horonlarını diğer horonlardan ayıran asıl özelliği “türkülü” olmalarıdır. (Saatçi, 2008: 36-37)

Rize’ye Özgü Horon Çeşitleri

Alika / Allika horonu: Tulum eşliğinde oynanır. Pazar ve Ardeşen’de oynanan zor bir horondur. Figürler arasında ani geçişler yapılır. Oyun içinde 4 değişik figüre yer verilir. Figürler arası geçişler ani yapılmaktadır.

Atlama oyunu: Oyun figürleri altı sayılıktır. Halay adımı gibi oynanır. İki ayak horonunun atlayarak yan adımların daha açık ve uzun atılarak ve vücutça da sıçrayarak oyun figürlerine ekleme yapılmıştır.

Bakoz horonu: Yüksek Hemşin horonunun bir benzeridir. Ağır bir tempoda oynanır.

Çarişka horonu: Temposu yavaş bir oyundur. Yorgunluğu atmak üzere oynandığı için çok hareketli değildir.

Hemşin horonu: Tulum ile oynanır. Ayaklar adeta santimle atılır ve çekilir. Horondaki figürler duraklama ve tekrar şeklinde olduğu için bir göçün konaklamayıp, tekrar yola devam etmesini hatırlatır. Oyun sağa ve sola doğru dizden yaylanma hareketleriyle devam eder.

İki ayak oyunu: Bir erkek bir kadın bir cephe karşısında oynar. Hareketler öne ve arkaya parmak uçlarında dönerler. Bu oyun Gürcülerde de vardır.

Ortaköy horonu: Dizden ayak çekme ve ayak atma belirgin figürleridir.

Mehmetina / Memetina horonu: 3 figürle oynanır. Tulumla oynanan hareketli bir oyundur.

Millet horonu: Eller hep aynı zaviyelere müteveccih, kafalar yere doğru eğilir. Horoncu başının “ha uşaklar” demesiyle coşulur.

Noktalı Anzer Horonu: Rize’de yaygın şekilde oynanır. Hemşin oyununun bir benzeridir. Figürlerin birinde eller havada iken, sol ayağının parmak ucunu ileri vurup geri çekilir, oyunun ismini bu nedenle “noktalı” Anzer olmuştur.

Papilat horonu: Ağır tempolu bir oyundur. Eller havada, yere inerken bir anda durulan bir oyundur. Bu horon eski köy düğünlerinde evin hayat denilen bölümünde oynanırmış.

Rize horonu: Diz kırma, geri çekme ve sağ ayakla yere setçe basma öne çıkan figürleridir.

Sallama oyunu: Rize’nin tam bir hususiyet taşıyan oyunudur. Oyun tamamen ayak ritimlerine dayanır.

Sçano horonu: Hemşin horonlarından biridir. Tulum eşliğinde oynanan ağır tempolu bir oyundur.

Sıksaray: Sık, figürleri çok çabuk yapmak anlamındadır. Kol kola, el ele oynanır. Oynarken içlerinden birinin “uçalım uçalım” demesiyle hep beraber coşarlar. Oyuncular birbirine yaklaşıp kemençenin titreşen nağmeleri ile birlikte titreyerek ileri ve geri on sayılık ritimle ayak ve vücut figürleri gösterirler. Bu figürler izlenmesi güç, anı hamleler ile devam eder.

Titreme horonu: Oyun figürlerinin tamamı titremelerden oluşur.

Yüksek Hemşin horonu: Horondaki hareketler sürüsü başında üşüyen çobanın yaptığı ısınma hareketlerini andırır.