Halk Tiyatrosu
Düğünlerde Sergilenen Seyirlik Oyunlar
Düğünlerde kız evinde Hasan Oğlum Yetiş, Sarımsak Satarım, Öze mi Kalsın Üveye mi, Arap Oyunu” gibi seyirlik oyunlar oynanırdı (Yüksel, 2007: 241).
Evlilik törenleri bir nevi halk tiyatrosudur…
Deveci Oyunu
15-20 çocuk el ele vererek bir yarım daire oluşturur. Bir baştaki deveci, diğer baştaki de elebaşı olur.
Aralarında şöyle bir konuşma geçer:
Elebaşı: Ey canım, develer hangi dağda?
Deveci: Uludağda
Elebaşı: Ne yerler?
Deveci: Hurma
Elebaşı: Ne hazırlarlar?
Deveci: Dolma
Elebaşı: Bir kütük yuvarladım geldi mi?
Deveci: Geldi
Elebaşı: Gelin attan indi mi?
Deveci: İndi
Elebaşı: Ne doğurdu?
Deveci: Bir oğlan bir kız
Elebaşı: Adları ne?
Deveci: Yaprakla toprak
Elebaşı: Öldüler mi kaldılar mı?
Deveci: Öldüler
Elebaşı: Nereye gömdüler?
Deveci: Eşik beşik dibine
Elebaşı: Ne ile gömdüler?
Deveci: Davulla zurnayla
Elebaşı: Öyleyse haydin biz de görelim,” der hep birden davul zurna çalar taklidi yaparak elebaşının arkasından yürürler. Devecinin elini tuttuğu çocukla arasında oluşan boşluktan geçerler. Çocuklar hep el ele tutmuş bulundukları için devecinin yanındaki çocuğun elleri çaprazlama bağlanmış ve sonunda yüzü ters tarafa dönmüş olur.
Böylece bütün çocuklar çaprazlama bağlanıncaya kadar her bir çocukta yukarıda aktarılan konuşmalar tekrarlanır. En sonunda deveci ile elebaşı iki başta bağlanmamış olarak kalırlar ve daireyi düzelterek doğru bir çizgi şekline sokarlar. Ondan sonra elebaşı deveciye: “Çek uzasın,” der.
Her iki taraf, çocukları kendi taraflarına çekerler ve bunun sonucunda her iki taraftan da çözülürler. Herkes kendi tarafına düşen çocuğu sayar. Hangi tarafta sayı daha fazlaysa oyunu o kazanmış olur. Oyun bu şekilde sona erer.
Kepçegelin
Yağmursuz zamanlarda çocuklar ellerine bir ağaç kepçe ve uzun bir değnek alırlar. Kepçeyi değneğin ortasına kafa kafa hizasından bağlayarak ona bir elbise giydirirler. Böylece yapma bebek suretine sokarlar.
İki çocuk değneğin başlarından tutarak yapma bebeği gezdirirler.
Başka bir çocuk da urbasını arkasından tamamen çıkararak boylu boyunca bir fistan giyer. Başına, içerisi ot doldurulmuş bir kalbur veya sele alır. Bu halde kepçegelinin önüne düşerek köyde kapı kapı dolanırlar.
Bir kapı önüne varıldığında çocuklar hep bir ağızdan ezgiyle tekerleme söyler:
Kepçegelin ne ister,
Kaşık kaşık yağ ister,
Gökten çok rahmet ister,
Yerden bereket ister,
Ver Allahım ver, bir sürü yağmur.
Bu sesleri duyan ev sahibi bir elinde bir tas su veya bulgur, yağ vs ile kapıya çıkar. Suyu başında kalbur ve sele bulunan çocuğun başından aşağı döker. Su dökülünce çocuklar hep bir ağızdan:
Teknede hamur
Tarlada çamur
Başımızda kalbur
Ver Allahım ver
Beş gün beş gece yağmur
Suyla ıslanan çocuk diğer çocukların etrafında döner ve yağmur yağdırma taklitleri yapar. Diğer çocuklar kepçegelini bunun altında tutarak yağmurdan istifade ettirirler.
Çocuklar bu şekilde diğer evleri de gezdikten sonra açık bir alana gidip topladıkları yiyecekleri ocak başında bir kazana doldurup pişirirler.
Yiyeceği hep birlikte hazırlarlar. Yemek hazır olunca sofra kurup yerler. Bu sırada yağmur da yağacak olursa oyun asıl maksadına ulaşmış olur.
Rum kökenli yerleşimcilerin yaşadıkları yerlerde
Giresun’da Modern Tiyatro
1932 yılında Giresun’da Halkevi kuruldu. Bu tarihten sonra çeşitli kültürel ve sanatsal faaliyetler Halkevi bünyesinde icra edilmeye başlandı.
1970’li yılların başında Giresun İl Tiyatrosu (GİLT) kuruldu.
1987 yılında (merhum) Mürsel Gülmez’in, öncülüğünde Bulancak Sanat Tiyatrosu kuruldu.
Bulancak Sanat Tiyatrosunun kuruluş süreci 1981 yılında Mürsel Gülmez, Sezai Yeşiltepe ve Ömer Mustafa Yılmaz öncülüğünde başladı. Bu tiyatro günümüzde de çalışmalarına devam etmektedir.
1988 yılında ise Giresun Belediyesi Sosyal İşler Müdürü (merhum) Mustafa Dağ öncülüğünde Giresun Belediye Şehir Tiyatrosu kurularak, amatör oyunculuk çerçevesinde çalışmalar yapmaya başladı.
2001 yılının başlarında Giresun’da, Emekli Öğretmen Şaban Karakaya profesyonel statü kapsamında ‘Şaka Tiyatrosu’ olarak ilk özel tiyatroyu kurdu.