GİRESUN HALK KÜLTÜRÜ

Yöresel Mimari

Belli bir bölgenin mimari özelliklerinin o bölgeye has niteliklerini belirleyebileceğimiz yapıların başında evler gelir. Yöresel evler insanların yaşadıkları çevreyle ilişkilerinin somut olarak gözlenebileceği unsurlardan biridir. Yöresel mimaride coğrafi koşullar, yörede bulunması kolay olan malzemeler ve insanların sahip olduğu kültür belirleyicidir. Yöresel mimaride insanlar, yaşadıkları çevreden temin ettikleri materyallerle estetik zevkten ziyade, ihtiyaçlarını giderme kaygısı güderler. Yöresel mimari uzun yıllar içerisinde sınanmış denenmiş çeşitli uygulamaların sonunda, belli bir forma bürünerek yöreyi tanımlayan önemli bir kültür unsuruna dönüşür.

Giresun il merkezinde, Çınarlar mahallesinde çoğu 19. yüzyılın son yıllarında yapılmış ve hemen tümü tescillenmiş sivil mimari örneği konutları görmek mümkündür. Söz konusu evlerin hemen tümü bahçe içerisindedir ve bir bahçe kapısıyla sokağa açılırlar. Evlerin ana cepheleri sokağa veya avluya bakar. Çoğunlukla yığma taş veya ahşap-kâgir tekniğinde bodrum üzeri iki kat olarak inşa edilmişlerdir. Bu evlerde merdivenin üzerindeki boşluk ile çatı arasında bir kiler kısmı yer. Bu kiler bölümüne yörede çatı piyesi denir.

Giresun’un iç kesimlerinde, Eğribel Geçidinin güneyindeki eski köy evlerinin hemen tümü tek katlıydı. Bu tek katlı evlerin dış cephesi taş ve çamurdan örülürdü. Çatı örtüsü için yan yana dizilmiş 5-6 kirişin üzerine geniş veya dar mertekler dizilir. Bunun üzeri de toprakla kaplanırdı. Bu bölgedeki eski köy evlerinin pencere boşlukları çok küçüktür. Güneş ışığından yeterince faydalanamayan bu evlerin içleri loş olurdu.

Günümüzde bölgede yaşayan insanlar için doğal çevreden temin edilen malzemeyle, geleneksel mimariye uygun bina inşası tercih edilen bir seçenek değildir. Hazır beton ve yine sanayi ürünü inşaat malzemeleriyle yapılan betonarme konutlar gerek şehir merkezlerinde gerekse köylerde, geleneksel mimarinin önüne geçmiştir.

Yapım Teknikleri

 

Giresun’un sahil kesimindeki geleneksel meskenler çoğunlukla bahçe içinde, zemin katı taştan ve bunun üzerinde taş veya ahşaptan inşa edilmiş iki katlı yapılardır. İl ve ilçe merkezlerindeki geleneksel meskenlerin hemen tümü iki katlıdır. Kırsal kesimde, köylerde tek katlı evler daha fazla görülür. Eski Giresun evlerinin bodrum kat zeminleri sıkıştırılmış topraktandır. Bu evler genellikle, bodrum dahil üç kat olarak inşa edilmiştir.

Giresun’da sahile yakın kesimlerdeki köy evleri, fındık bahçeleri arasında seyrek şekilde konumlanmışlardır. İç kesimlerde, rakım yükseldikçe oldukça basit tek katlı, tek odalı evlere rastlanır. İç kesimlerdeki evlerin toprak zeminlerinin üzerinde ayrıca bir döşeme bulunmaz. Duvarları taşla örülen evlerde taşların üzeri çamurla sıvanarak soğuğu geçirmeleri engellenir.

Eski dönem evlerinin çatı örtüsü genellikle hartama denilen ahşap tahtalarla yapılırdı. Giresun’da şehir merkezindeki eski konutların çoğunda “kırma çatı sistemi” kullanılmıştır. Bu evlerin hemen tümünde balkon vardır. Kâgir evler yığma sistemde taş malzemeden inşa edilmiştir. Kâgir evlerin bütün cepheleri, duvarlarında taş malzeme kullanılır. Karma sistemde inşa edilmiş evlerin zemin katında taş malzeme, üst katlarında ise ahşap malzeme kullanılır.

Taş yapılarda iç duvarlar, ahşap iskeletli yapıların tümünde de üst kat ve iç duvarlar bağdadi sistemle kaplanmış ve sıvanmıştır (Aydın Aksoy, 2002: 138). Giresun’da taş malzemeyle inşa edilen evlerde bögede çokça bulunan karataş tercih edilmiştir. Ahşap malzeme için ise kestane, gürgen, ladin ve çam ağaçları kullanılmıştır.

Göz dolma cephe tekniği Giresun’da kırsal yerleşimlerde yaygın olarak kullanılmış olup, kent merkezlerinde daha az rastlanır. Bu düzende 3/10 cm. veya 5/10 cm. kesitindeki dikmeler 15-25 cm. ara ile taban kirişi üzerine oturtulur. Bu birim ortalama 25 santimetredir. Dikmeler yine aynı kesitte yatay elemanlarla birbirlerine bağlanır. Bu yöntemle ortaya 17/22 cm. veya 20/25 cm. boyutundaki kareye yakın dikdörtgen kutular ortaya çıkar. Bu kutular göz dolma sistemin duvar örgüsünü meydana getirir. Bu kareye yakın dikdörtgen kutular civardaki dere yataklarından elde edilen gri ve yeşil tonlarındaki kutulara uyum sağlayacak şekilde biçimlendirilmiş taşlarla doldurulur. Doldurulan kutuların kenar kısımları da kireç harcıyla sıvanır (Özmenli, Mehmet ve Gürsoy, 2013: 46).

Mekan Kullanımı- İşlevsellik

Duvarları taştan örülmüş olan bodrum katları evin ihtiyacına göre ambar veya kiler olarak kullanılırdı. Şehir merkezindeki evlerde evin merkezinde yer alan unsur sofadır. Bahçeli evlerin birçoğunda sofa, evden dışarıya açılır ve bu sayede ev hanımları bahçe-avlu işlerini rahatlıkla hallederlerdi. Köy evlerinin bazılarının da önünde duvarlarla çevrilmiş bahçeler vardır. Duvarlarla çevrili bahçeye hayat denir.

Mutfak evin temel elemanıdır ve “aşhane/aşgana” olarak adlandırılır. Aşhanenin bir bölümünde ocak yer alır. Ocak hem yemeklerin pişirildiği hem de kış gecelerinde evin ısınma kısmen de aydınlatma ihtiyacını temin eden unsurudur. Şehir merkezindeki evlerde ısınma için ocak, mangal ve pek az evde peç kullanılmıştır. Yüklük gibi eşya konulan dolaplar kimi evlerde ocağın iki yanına inşa edilmiştir.

Hemen her köy evinde buluna kiler, yiyeceklerin depolandığı bölümdür. Ekmek-un dolabı, yayık, küp, yoğurt, süt ve yağ konulacak kaplar kilerde muhafaza edilirdi. Mağaza, çöten, fırın ve hela evlerin dışındaki yapılardır. Helalar evlerin dışında, etrafı çubuklarla çevrilmiş bir kuyu biçiminde olurdu. Mağazalar, Trabzon ve Rize’de görülen serenderlerin bir çeşididir. Dört direk üzerinde inşa edilen mağazalarda farelerden uzak tutulması gereken mısır, kabak ve benzeri tarla ürünleri muhafaza edilir. Tohumluk olarak ayrılmış olan mısır çadarları, mağazaların güneş gören cepheşerinde asılarak kurutulurdu.

İki katlı olarak inşa edilen evlerin birinci katı mutfak, sofa ve kilerden ibarettir. Üst katta yine bir sofa bulunur. Bunun dışında ikinci kat yatak odalarına ayrılmıştır.

Ev Eklentileri

Evlerin hemen yakınında tarla-bahçe işlerinde lazım olan araç-gereci muhafaza etmek için, depo ihtiyacını karşılayan, üzeri örtülü bir yapı mutlaka bulunur. Bu yapı dört direkler çevrilmiş, üzeri sacla örtülmüş, 8-10 metrekarelik basit bir gölgelik olabildiği gibi serenti ve çöten denilen yapılar olarak da karşımıza çıkabilir. Şebinkarahisar ve çevresindeki köy evlerinde ahır ve samanlık evlere bitişik olarak inşa edilirdi (Okutan, 1949: 29-30).

Geçimini toprak mahsülüyle karşılayan haneler, evin dışında misafir ağırlayabilecekleri mekânlara ihtiyaç duyarlar. Çardaklar daha çok bu maksatla kullanılırlar. Ev eklentileri sadece tarım uğraşına yardımcı yapılar değil, söz ettiğimiz şekilde sosyal ortam gereği olarak da kullanılmaktadırlar.

Çöten: Fındık çubukları veya fındık dallarından yapılır. Yüksekliği 2 metre kadar olan çöten daha çok mısır kurutmak için kullanılan bir çeşit ambardır. Yerden yüksekliği 2-2,5 metreyi bulur. Çivi kullanılmaz. Silindir şeklinde örülen çöten, önce tabanı yere  değmesin diye 40-50 cm yüksekliğinde yere çakılan ağaç direkler üzerine oturtulur. Çötenin tabanı da gövdesi de örmedir fakat çatısı su geçirmeyecek şekilde kalın tahtalarla veya çinko ile kapatılır (Özmenli, Mehmet ve Gürsoy, 2013: 47).

Yayla Konutları

Geleneksel yayla evleri kırsal mimarinin tipik örneklerinden olup yayla çevresinde bulunan malzemelerle yapılmıştır. Bu evler yaylada kalınan süre içerisinde zorunlu barınma ihtiyacını karşılamaya yetecek ölçüde küçük ve gösterişsiz yapılardır. 

Yayla evlerinin ana yapım malzemesi ahşaptır. Ahşap tercihinde belirleyici olan yayla alanlarının ormanlara yakın olmasıdır. Yaylalarda kalan köylüler ilk başta kelif veya paçka denilen derme çatma barakalar inşa etmişlerdir. Yayla seviyelerinde arıcılık yapan bazı arıcılar arı kovanlarını ayılardan korumak için ayı çardakları yaparlar. Ahşap kalaslardan yakşaşık 3-4 metrelik bir yükseklikte, 8-10 metrekarelik alanı olan bu çardaklar, arı kovanlarını ayılardan uzak tutarlar.

Kelif: Bu ad yörede yayla konutlarının hemen hepsi için kullanılır. Kelif çarçabuk kurulabilen barınak anlamındadır. Kelifler ahşap kütüklerin üst üste yığılması suretiyle inşa edilirlerdi.

Sayvan: Hem yayla, hem de Cenik’te kullanılan bir çadır türüdür. Obalardaki genellikle çokgen yapılı keçe ya da hartama örtülüdür.

Tuyluk/Turluk: Etrafı ağaç ya da taşla örtülen daire biçimindeki yerin tam ortasına dikilen uzunca bir ağaç üzerinden keçe geçirilerek yapılan tek bölmeli mekândır.

Ağıl: Etrafı firaklı tabir edilen ağ ya da fındık çubuklarıyla çevrilen hayvan barınaklarıdır. Köylerde bunlara köm denir.

Bere: Sürülerin topluca sağıldığı sağım yeridir.

Kuzubadı: Sürüdeki oğlak ve kuzuları barındırmak için ağaç ya da taştan yapılmış ağıldır.

Merek: Yayla evlerinin yakınına inşa edilen, çayırlardan biçilen otların muhafaza edildiği samanlıktır.

Tuzlak: Her sabah obadan otlatmaya götürülen sürülere tuz vermek için obanın belli bir yerinde sini şeklinde düz taşlardan oluşan sıralar halinde yapılır (Bilir, 2007: 213-214).

Tarihi Yapılar

Yörede merkeze uzak olan yerleşim yerlerinde bulunan eserler, daha sade ve taşra tipine sahip iken, merkezde bulunan eserler, dış cephe ve iç mekânda düzenlenişiyle, çok zengin süslemeli ve diğerlerine oranla daha abidevî görünüşe sahiptir (Durmuş, 2000: 172).

1950’li yıllara kadar hemen her köyde mutlaka birkaç tane su değirmeni vardı ve kullanılıyorlardı. Mısır tarlaları fındık bahçesine dönüştükçe su değirmenlerine olan ihtiyaç azalmış, artık kullanılmaz hale gelen değirmenlerin bir çoğu akarsu taşkınlarından dolayı uğradıkları zararlar ve bakımsızlıktan dolayı yıkılmış, yok olmuştur.

Kesme taştan yapılan kemer köprüler yüzlerce yıl ulaşımda insanlara hizmet etmiş, birer kolye gibi akarsuları süslemişlerdir. Hemen tümü yaya ulaşımına hizmet etmek üzere yapılmış olan kemer köprüler, günümüzde köy yerleşimlerinde dahi ulaşımda motorlu araçların tercih edilmesinden sonra eskisi kadar yoğun kullanılmamaktadır. Geçmiş yılların patika yolları araç geçişlerine imkân versin diye genişletilmek istenmiş, yürüyüş yolunun eni dar olan kemer köprüler büyük ölçüde bu yol genişletme çalışmaları nedeniyle atıl kalmışlardır.

Cami mimarisi konusunda ihtişamlı eserlere rastlamayız. Bununla birlikte bazı ahşap camilerin iç kısımlarında mihrap ve minber süslemeleri ve çok abartılı olmayan tavan süslemeleri görmek mümkündür.