TRABZON HALK KÜLTÜRÜ

Temizlik Kültürü

Toplumumuzun gelenekleri ve İslam inancının gerekleri temizliği ön planda tutmaktadır. Türk toplumlarının temizliğe verdiği önem, sözlü kültür ürünlerinde, temizlikle ilgili söz ve ifadelerde de kendini gösterir: kaba sözlerle konuşana “ağzı pis,” düzeni bozan davranışları ifade etmek için “suyu bulandırmak” gibi deyimler kullanılır.

Eski evlerde evin içinde banyo yapmak maksadıyla kullanılan suluk adı verilen bölümler bulunuyordu. Evlerde bugünkü gibi su tesisatının bulunmadığı dönemlerde suluk denilen bölümde güğüm, kova ve ibriklerle su taşınırdı. Suluk odanın içerisinde banyo için yeterli bir alanın betonla çevrilmesinden ibarettir. Suluğun dış kısmına bir akar yapılıp akan su odadan dışarı tahliye edilirdi.

Şehir merkezlerinde hamamlar vardır. Bu da yine toplumun sağlığa ve temizliğe verdiği önemin bir göstergesidir. Düğünlerden önce gelin hamamı ve damat hamamı âdetleri bu yörede şehir merkezlerinde görülür. Gelin - güvey hamamı geleneği, kırsal kesimlerde umumi hamam bulunmadığı için yapılmaz.

Yılın belli günlerinde deniz suyundan, akarsulardan şifa umulduğu görülür. Şifalı olduğuna inanılan su kaynaklarının temiz tutulması, söz konusu su kaynaklarına gidenlerin üstünün başının temiz olmasına dikkat edilir. Kirli, pis şekilde suya yaklaşılırsa suyun kuruyacağından endişe edilir. Şifalı sulardan derman umanlar suyu üzerilerine sürerek temizlenirler. Dilek tutup adakta bulunanlar su kaynağının yakınındaki bir ağaca bez, çaput bağlarlar. Bu sayede dert ve sıkıntılarının bez parçasıyla birlikte orada kalacağına inanırlar.

Abril ayının 7. gününde Çaykara’da “gelin kaya” diye bilinen yerdeki gölün özelikle ellerde oluşan çatlaklara iyi geleceği söylenir. Yılın belli günlerinde bu gibi pek çok su kaynağı şifalı su niyetine ziyaret edilir.

İlin batısında yaşayan insanlar arasında daha yaygın olmak üzere Hıdırellez kutlanır. Hıdırellez’de kaynak sularının şifalı olduğu, şifa verdiği söylenir. Bu nedenle sözü edilen günde sabah erken saatlerde eve en yakın su kaynağından su alınır ve bu su evin her köşesine serpilir. Bu sayede hem arınma hem de bolluk, bereket sağlandığına inanılır. Hıdırellez’de denizin, deniz suyunun birçok hastalığa iyi geldiğine inanılır. Bu nedenle Hıdırellez günü kayık ve motorlarla denizde dolaşmak, 7 dere ağzını gezmek gibi uygulamalar görülür.

İlin belli bölgelerinde Çürük ayın 5 ve 6. günleri de suyla ilgili arınma ritüelleri görülür. Çürük ayın 5’i Alaturbi günüdür (bazı bölgelerde 5 değil 6. gündür). Alaturbide denize girilir. Kayıklarla 3 veya 7 dere ağzından geçilir. Kayıkla gezilirken yedi ayrı dalgadan su alınır. Bu su ile yıkanmak kişiye şifa verir. Özellikle kırklama için bu su tercih edilir.

Değirmendere’de Maşka yolu üzerinde Dikilitaş diye anılan yerde kayalıkların içerisinden çıkan kaynak su geçmiş yıllarda şifa kaynağı olarak ziyaret edilirdi (Ciravoğlu, 2009). Rivayete göre Mayıs Yedisinde bu su “gırgır” diye akarmış. Derdi, hastalığı olanlar Hıdırellez’de ve Mayıs Yedisinde bu suya giderlerdi. Suya giden üç yudum içer ardına bakmadan oradan ayrılırdı.

Yomra ilçesinde, İkisu Köyünde “Ayazma” adıyla anılan bir su kaynağı vardır. Tadı acı olan bu su, yörede birkaç asırdır şifalı olarak bilinir, çeşitli hastalıklardan şikâyetle suyu ziyaret edenler olduğu gibi 1 asır öncesinde bile bu suyun şehir dışına gönderildiği bilinmektedir.

Şehir merkezine 7 km mesafedeki eski adı Kisarna olan Bengisu Köyündeki ılıca, bölgede varlığı bilinen en eski maden sularından biridir. Mineral bakımından çok zengin olan, mani ve türkülere de konu olmuş olan bu maden suyu yüzyıllar boyunca çeşitli hastalıklardan muzdarip insanlara şifa umudu olmuştur.

Peşume ağlayurdi

Sevdiğim gana gana

Sular içinde hekim

Trabizonun Kisarna.

Kalandar

Yeni yılın ilk gününe kalandar denir. Kalandarın ilk günü sabahın erken saatlerinde çeşmelerden su alınır. Çeşmeden alınan suyla evin dört bir yanı ıslatılır. Bu sayede evin uğursuzluktan arındırıldığı ve yeni yılın şanslı, bereketli olacağı umulur.

Mart Dokuzu

İlin batısındaki Çepni köylerinde Mart Dokuzu yazın başlangıcı kabul edilir. İl genelinde kalandar gününde yapılan temizlikle ilgili bazı uygulamalar Çepni köylerinde Mart Dokuzunda tatbik edilir. O günün sabahında evin içi ve çevresi süpürülüp temizlenir. Evin yakınındaki bir su kaynağından su alınara evin her köşesine su serpilir.

Mayıs Yedisi

Mayıs Yedisinde deniz suyu, şifa verici, kötülüklerden, talihsizliklerden arındırıcı etkisiyle de yöre kültüründe iz bırakmıştır. Denize yakın olan yerleşimlerde halk takviminde mayıs ayının 7. gününde denize gidilip deniz suyuyla el-yüz yıkanır. Denizin birçok hastalığa iyi geldiğine inanılır. Şanssızlık, kısmetsizlik, nazar gibi şikâyetleri olanların ve çocuğu olmayan kişilerin bu tarihte deniz suyuyla yıkanarak şifa bulacaklarına inanılır. Denize uzak olan yüksek rakımlı yerleşimlerde aynı günde, kaynak suları veya akarsular aynı amaçla ziyaret edilir. Kaynak sularından şifa ve bereket bulunacağı yönündeki inanç il genelinde yaygındır.

Mayıs Yedisinde ziyaret yerlerine giden kadınlar buralardaki doğal kaynak suyuyla ellerini, yüzlerini yıkarlar. Böylece vücutlarında ortaya çıkan egzama, sedef, ciltteki yaraların geçeceğine inanırlar. Yine bugün akarsulardan alınan suyla evin köşe bucağına su serpiştirilmektir. Bu uygulama ile yıl boyunca evin bolluk ve bereket göreceği umulur.

Uzungöl’de bebeğin ilk banyo suyu, yörede şifalı olduğuna inanılan hekim suyu adı verilen pınarlardan alınır (Çelik, 2005).

Gelin – Damat Hamamı

İl genelinde yaygın olmayan âdetlerden biridir düğün öncesinde gelin ve damadın hamama götürülmesi. Umumi hamamlar sadece şehir merkezlerinde bulunduğu için kırsal yerleşimlerde görülmez bu âdet. Gelinler hamama telli duvaklı şekilde götürülür. Hamama davet edilen diğer kişiler ellerinde mumlarla hamamda yerlerini alır. Hamamda gelin hamamın ortasındaki hamam taşına oturur, gelin hamamına gelenler ellerinde mumlarla gelinin etrafında tur atar, bu sırada maniler söylerler. Çalgılar çalınıp maniler, türküler söylenirken gelin yıkanacağı kurnanın başına gelir. Mani, türkü söylenmeye devam ederken gelinin başından aşağıya defalarca su dökerler.

Çamaşır Temizliği

Eskiden çamaşırlar hemen her evin avlusunda bulunan çeşmelerin önünde yıkanırdı. Avludaki çeşmelerin önünde yüzeyi geniş bir taş veya beton dökülerek düzleştirilmiş bir bölüm bulunurdu. Lekelerin çözülmesi için geniş leğenlerde kaynar suya atılan çamaşırlar suda bekletilir. Kaynar suda bekletilen çamaşıra haşa denir. Kaynar su serinledikten sonra çamaşırlar çitilenir ve ardından taşa vurularak temizlenirdi.

Çamaşırlarını derelerde yıkayanlar, derelerde çamaşır yıkayabilecekleri göller belirler veya yaparlardı. Akarsuyun kenarında yeterli derinlikte bir alandır bu. Kadınlar kirli çamaşırlarını suyun içinde bekleterek kirin çözülmesini, yumuşamasını sağlardı. 

Hıdrellez günü dere kenarlarında çamaşır yıkanmaz. Eğer çamaşır yıkanırsa uğursuzluk getireceğine inanılır. Cuma günleri de temizlik yapılmaz. Cuma mukaddes bir gündür ve cumadan önce gerek ev içinde gerekse evin çevresinde gerekli görülen temizlik yapılır.

Temizlik Malzemeleri

Sabuna alternatif olarak kül kullanılırdı. Odun külü bir bezin içine koyulduktan sonra banyo yaparken kullanılırdı.

Çalı süpürgesi köy yerleşimlerinde evlerin avlularını temizlemede kullanılır. Çalı olarak yörede akarsu kenarlarında çokça yetişen şimşir bitkisinin dalları özellikle tercih edilir.

Kına bu yörede sadece kadınların kullandığı bir süs malzemesi değildir. Erkekler de saç ve sakallarını hem süs hem de temizlik amacıyla kınayla boyarlar.