SAMSUN HALK KÜLTÜRÜ

Giyim- Kuşam ve Süslenme

Geleneksel giysiler, yörenin doğal çevre özellikleri, örf ve âdeti, inanç ve ekonomik yapısına göre şekillenmektedir. Giysi kültürü, yerel özelliklerini koruyabildiği ölçüde, üretildiği yöre halkını simgeleyen göstergelerden biridir. 

Şehir merkezinde yaşayan insanların dikkat çeken özelliklerinden biri giyim kuşama olan düşkünlüğüdür. Samsun şehir merkezi 19. asrın ikinci yarısından itibaren Karadeniz’in uluslararası ticarete açılmasına bağlı olarak hızlı şekilde büyümüştür. Batılı birçok ülkeden tüccarlar bölgeye gelmiş ve beraberlerinde Avrupa kültürü ve beğenisini de bölgeye getirmişlerdir. Bu nedenle şehir merkezinde yaşayan insanlar yerel giysi kültüründen ziyade popüler giysi kültürüne geçtiğimiz yüzyılda intibak etmiştir.

Samsun ilinin kıyı kesimlerinde kadınlar da peştamal, kefiye, çatma gibi üst giysiler; erkeklerde çapula, yemeni gibi ayakkabı türleri, İngiliz külodu denen pantolon yöresel kıyafetlerdi. Tarla ve köy işlerinde ayrı kıyafet giyilmez; eskiyen giysiler iş başı kıyafeti olarak kullanılırdı.

1950’lelerden itibaren yöre insanı hazır giyime yönelmiştir. Bu dönüşüm, geleneksel giysilerin kaybolmasını hızlandırmıştır. Günümüzde kırsal kesimler de dahil olmak üzere giyim kuşam tercihleri hazır giyim sektörünün sunduklarına ve modaya göre şekillenmektedir.

Geleneksel Giysiler

Günümüzde kırsal kesim de dahil olmak üzere yörede geleneksel kıyafetleri görmek pek mümkün değildir. Hazır giyimin yaygınlaşması ve hemen herkes tarafından tercih edilmesi sonucunda geleneksel kıyafetler hızla terk edilmektedir.

Erkek Giysileri

Geleneksel erkek giyiminde başlıklar çeşitlidir. 20. yüzyıla kadar Samsun’da başlık olarak fes, sarık, serpuş, kavuk, külah, başlık, takke, puşu ve kalpak giyilmiştir. Cumhuriyet’in ilanından sonra fes, sarık gibi geleneksel başlıklar kullanılmış, kıyafetlere yönelik inkılaptan sonra bu başlıklar ortadan kalkmıştır. Günümüze kadar kırsal yerleşimlerde görülmeye devam eden başlık türü takke ve köşeli kaskettir.

Kırsal kesimde özellikle Çarşamba ilçesinde, el örgüsü kalabak, kalabalık denen başlık kullanılırdı. Merkezlerde fes giyilip üstüne de allı yemeni bağlanırdı. Yaşlılarda da el örgüsü takkeler yaygın olarak kullanılırdı. Günümüzde köy yerleşimlerinde orta yaşlı erkeklerin başına kasket giydiği, yaşı ilerlemiş olanların takke kullandıkları görülebilir.

Ak bez ya da ketenden, uzun kollu içlik üzerine gömlek giyilir. Gömlek üzerine avcı yeleği ile aba giyilir. Fermene denilen yeleklerin her iki yanında da ikişer cep bulunur.

Yaşlılar aba yerine daha çok gocuk ve sako / saku denen kalın üst giysileri kullanır.

19. yüzyıla ilişkin kaynaklarda erkeklerin genellikle çakşır ve mintan giyindiğinden söz edilir (Sarcan, 1966: 111). Bir tür şalvar olan çakşır çuha veya kazmirden (Kazmir/kaşmir) yapılırdı. Yağışlı mevsimlerde kalın kumaştan tozluk biçimi çamurluk takılır.

Yörenin hemen tamamında görülen potur, şayak dokumadan yapılmış koyu renkli, ağı bol, paçaları dar bir giysi çeşididir.

Bazı gençler ve bilhassa yaşlılar maddi durumlarına göre bellerine Trablus ve Horasan kuşakları / şalları sararlardı. Bele sıkı tutması takılan kuşak, hem kemer görevi görür hem de kama, tütün, para kesesi ve benzeri eşyaların taşınmasına yardımcı olur.

Kırsal kesimde ayakkabı olarak önceleri çapula ve çarık giyilirdi. Daha sonra bunların yerini kara lastik aldı. Kasabalarda yemeni yaygın olarak kullanılırdı. Sivri burunlu, yüksek topuklu, yandan bağcıklı kunduralar (aceska, acıska) yabanlık olarak giyilmektedir. Gençler çoğunlukla “sapuk” denen kısa çizme giyinirler. Lapçin, kaloş ve ökçeli çizme yörede görülebilecek diğer ayakkabı türleridir.

Kadın Giysileri

Geleneksel kadın giysilerinde kadife ve ipekli dokumalar dikkat çekecek çokluktadır. Giysilerde astar olarak pamuklu dokumalar tercih edilir. Kadınlar ev içerisinde giysisi ne olursa olsun, önlük takardı. Önlük boyu üç etek kadar uzun olur ve bele iki defa dolanarak bağlanır.

Başörtüsü olarak daha çok kefiye ya da çatma bağlanır. Çember ve yemeni, başta fes varken çene altından fes yoksa enseden bağlanır.

Gelinler başlarına fes takıp bunun üzerine peştamal örtünürler. Başlık olarak kullanılan peştamallar çok renkli ve desenlidir.

Kavak yöresi kadınlarında delmeli gömlek, delikli yelek, “Osmanlı” denen iri tokalı kemer, başa örtülen çember ve peştamal dikkat çeker. Kadınların giyindikleri göynek göğüs hizasına kadar düğmelidir. Göyneğin düğmeleri bekâr kızlarda kapalı, evlilerde açık, nişanlılarda ise iki düğmesi açıktır. Göyneğin altın iç giysisi olarak içlik / işlik giyilir.

Kızların çeyiz olarak yanlarında bulundurduğu iç gömlekleri giyileceği zamana de yakası açılmadan saklanır. Gömleklerin yakaları giyilmeden önce açılırsa, o kişiye ya da ailesine uğursuzluk geleceğine inanılır (Gürcan, 2007: 90).

Göyneğin üzerine giyilen “üç etek,” arka kısmı uzun veya eşit olan kat kat etekten oluşur. Üç eteğin üzeri simlerle süslüdür. Halk arasında üç eteğe, “sen git ben geliyorum” da denir. Eteğin üzerine peştamal veya gümüş kemer giyilir.

İpek fistan, Vezirköprü’de daha çok gelinlik olarak tercih edilen bir giysidir. İpek fistanın üzerine üst giysisi olarak ipekli kadife kumaştan yapılmış yelek / cepken giyilir.

Yöre kadınlarının tercih ettiği giysilerden biri de şalvardır. Şalvarın boyu ayak bileğine kadar uzanır.

İnce çorap üzerine giyilen şişon denen kısa, renkli yün çorap çarık veya kara lastik kadın giyim-kuşamının bütünleyici öğeleridir.

Özel günlerde dudubarna ve kutnu kumaştan bindallı ya da “sen git ben geliyorum” denen arka etekleri uzun entariler giyilir.

Bindallı diye adlandırılan giysi de kadife kumaştan imal edilir. Sim ve sırmalarla süslenir.

Çepni köylerinde kadınlar tesettürlüdür. Çarşaf örtünmezler. Yaşmak, çember, tülbent gibi başörtüleri kullanırlar.

Çarık, çapula ve iskarpin ayakkabı olarak köylerde uzun yıllar kadınlar tarafından giyilmiştir. Lastik ayakkabıların yaygınlaşmasından sonra ismini saydığımız bu tür ayakkabılar ortadan kalkmıştır. 

Yörede Kullanılan Kumaş Çeşitleri

İpekli kumaşlar: Canfes, kutni, sevayi, atlas, hatayi. Canfes ile daha ziyade ferace, şalvar ve mintan dikilir. Kutni / Kutnu, özellikle entaride tercih edilir. Sevayi ipekli bir dokumadır. Elbise ve entarilerde tercih edilir. Gümüş veya altın tellerle süslenmiş olan örnekleri düğün ve nişan kıyafetlerinde gelinlerin üzerinde (veya kuşak olarak bellerinde) kullanılır.

Yünlü kumaşlar: Çuha, aba, şayak, şitai, şal.

Pamuklu: Basma, has, pazen, futa.

Takı, Aksesuar ve Süs Unsurları

Giyim kültürü öncelikle ihtiyacı karşılamak üzere oluşur. İhtiyacın tamamlanması, giysilerdeki süs unsurlarıyla kendini gösterir. Zira giyim bir ölçüde de güzel görünmek ihtiyacına yöneliktir. Bu bakımdan süs unsurları giyim, kuşamın tamamlayıcı unsurlarıdır. Giysiler üzerindeki süslemeler genellikle cinsellik, doğurganlık, nazar, bereket, umut, özlem, korku, sevgi gibi duyguların ve inançların doğrultusunda şekillenmiştir.

Geçmiş dönem kadın giyiminde göze çarpan unsurlardan biri başlık olarak kullandıkları festir. Fesler, üzeri renkli oyalı veya dantelli çemberler, eşarplar sarılarak süslenirdi. Gelinlerin başlık olarak taktığı fesin üzeri sarı liralarla süslenir. Altın sayısı çok fazla olan feslere kaplama fes denir.

Takı olarak gelinler için sarı liralar ve beşibirlik tercih edilirdi. Çevresi sarı liralarla çevrili reşat altınına tepelik altını denir ve tepelik altını çember üzerinde veya doğrudan başa takılırdı. Gelin başlıklarını süslemede gümüş ve bakır simler de kullanılırdı.

Takı olarak yörede hemen bütün kadınların vazgeçemediği aksesuar altın gerdanlıktır. Gündelik işlerinde de gerdanlık takarlar. Gerdanlık mutlaka altın zincir veya sarı lira olmaz, renkli boncuklarla süslenmiş gerdanlıklar da görülür. Bele takılan kuşakların üzerinde nakış ve işlemeler, kemerlerde ise altın süslemeler bulunur.

Kabadayı geçinen gençler bellerine çift veya tek namlulu tabanca, kama ve sürmene bıçağı takarlardı. Başlarındaki kırmızı fese de yemeni dolamak bir ara mahalli adet halini almıştı (Sarcan, 1966: 111).

Bayram günlerinde delikanlıların ceplerinde gülyağı, esans şişesi bulunurdu. Bu güzel kokuları taşımanın maksadı, isteyecek olurlarsa genç kızlara vermekti:

Döneriz döneriz

Burada döneriz

Şuradaki Ali’den

Koku isteriz

 

Oldu Ali oldu

Bu böyle oldu

Gönderdin bize koku

Gönlümüz oldu