Sosyal Yapı
Kültürel yapı dediğimizde insanın yaşadığı çevreyle, doğayla ve insanlarla olan ilişki ve etkileşimlerinin biçimini işaret etmiş oluruz. Kültürel yapının bir şubesi olarak sosyal yapıyı ele aldığımızda esas olarak insanın diğer insanlarla, çevresiyle, toplumla kurduğu ilişkileri ve etkileşimleri işaret etmiş oluruz. İnsanın çevresiyle, toplumla kurduğu ilişki biçimlerinin belirleyicisi sosyal değerlerdir.
İnsanların siyasi tutumları ve ekonomik kaygıları toplumsal ilişkilerini şekillendirmede her geçen gün önemini arttıran unsurlardır. Ancak dini inanç, bir anlamda hayatı yaşama biçiminin genel çerçevesini çizdiği için, sosyal yapının şekillenmesinde de asıl belirleyici olandır. Dolayısıyla diyebiliriz ki Türk toplumunda sosyal yapı, ağırlıkla halkın dinî inançları etrafında şekillenmektedir. Yöre kültüründe insanlar ev içi ve evin dışındaki faaliyetlerinin hemen tümünü dinin gereklerine göre şekillendirirler. Müslümanlar namaz kılmak için camiye gider ve namaz için camide toplanmakta olan cami cemaatine katılır. Ramazan orucu, hac, Ramazan ve kurban bayramı bütün Müslümanlar için aynı anlamı taşıdığı için örneklerdeki gibi belli dinî vecibeler inşaları ortak tavır ve davranışlarda buluştururlar.
Dinî kuralların yanı sıra insanlar arasında gelenek ve görenek adı altında günümüze ulaşmış değerler ve kurallar sosyal yapıyı biçimlendiren diğer unsurlardur.
İnsanın temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için çevresiyle sürekli etkileşim halinde olması gerekmektedir. İnsanlar çevresindeki diğer insanlarla iyi ilişkiler kurmalıdır ki, ihtiyaç duyduğunda yanında birini bulabilsin. Dolayısıyla toplumun en küçük biriminden başlamak üzere, aile içi iletişim, ailelerin komşularıyla ve yakın akrabalarıyla olan ilişkilerinin gücü ve kuvveti ne kadar iyiyse sosyal yapının da o oranda güçlü olacağını söyleyebiliriz. Bu söylediklerimizin Samsun özelindeki karşılığı, Türk toplum yapısına dair kilişe haline gelmiş sözlerle paralellik arz edecek; aralarında yaş farkı olan insanların iletişiminde küçük olanın büyüğe saygı göstermesi, yaşı ilerlemiş olan kişilere karşı her koşulda saygılı davranmak, komşuların birbirine yakınlık göstermesi , komşuların ziyaret ve yardımlaşmalarda bulunmaları beklenen, istenen, uygun görülen davranışlardır.
Samsun ilinde insanların kalabalık şekilde biraraya geldiği yeşil alanlar, mesire yerleri ve deniz kenarları önemli sosyal ortamlardır. Gerek öğrenciler gerekse çalışanlar için bu alanlar hem dinlenme hem de sosyalleşme mekânlarıdır. Şehrin iç kesimlerinde insanların yaz aylarında dinlenmek amacıyla tercih ettikleri yerler ise daha çok yaylalardır. Yeşil alanlarda, ırmak, göl ve denniz kenarlarında yaz aylarında şeçitli festivaller düzenlenmekte, bu tür etkinliklere yörede yaşayan hemen her kesimden biraraya gelmektedir. Farklı etnik-dinî kimlik taşıyan insanların birbirlerini anlama ve tanımaları sosyal yapıda görülebilecek olumsuzlukların giderilmesi adına faydalı girişimlerdir.
İl genelinde hemen bütün parkların belli kesimlerden ve yaş gruplarından oluşan müdavimleri vardır. Şehir merkezindeki meydanlarda ve parklarda günün hemen her saatinde kalabalık insan grupları görmek mümkündür. Bu bölgedeki insanların büyük çoğunluğu gençlerden oluşmaktadır.
19. yüzyılda Kırım Savaşı’ndan sonra Ruslar, Kırım ve Kafkasya’da yaşayan toplulukları göçe zorladılar. Bu sebeple 1864’yılından itibaren Osmanlı topraklarına bu bölgelerden kitleler halinde göçler gerçekleşti. Samsun ili bu dönemde çok fazla göç aldı. Göçmenlerin sayıca çok fazla olmaları ilin demografik yapısını da belli ölçüde değiştirdi. Göçmenlerin beslenme ve barınma ihtiyaçlarına cevap vermeye çalışıldığı dönemlerde bir takım asayiş sorunları da ortaya çıktı. Gasp, mala ve ırza tecavüzler, kadın ve çocuk ticareti bu dönemde göçmenlerin sebep oldukları yasadışı işlerdir (Serbestoğlu, 2006: 83-97). Bu gibi asayiş sorunları etnik kimliğiyle kendini tefrik eden grupların oluşmasına ve de ayrışmasına neden olmaktadır. Günümüzde yaz aylarında Samsun’a başka şehirlerden hatta ülke dışından gelen mevsimlik işçiler vardır. Tarla ve bahçe sahipleri, yerli işçileri, mümkünse Samsun’da yaşayan kişileri tercih ettiği vakit, şehir dışından gelip de istediği yerde iş bulamayan gruplar buna sebep olarak etnik ayrımcılığı dillendirebilmektedir.
Aile Yapısı
Toplumsal hayatın çekirdeği olan aile, toplumsal hayatımn hemen bütün kurallarının öğrenildiği ve yeni kuşaklara öğretildiği kurum olması nedeniyle sosyal yapıyı oluşturan ve ayakta tutan unsurların en önemlisidir.
İl genelinde 2017 yılı ortalama hane halkı büyüklüğü 3,4’tür. Bu rakam 2010 yılında 3,94; 2000 yılında 4,8; 1990 yılında 5,6’dır. Yıllar ilerledikçe hane halkı nüfusu azalmaktadır. Hane nüfusunun azalmasına gerekçe olarak şehirleşme ve refah durumunun artması gösterilmektedir. Köy yerleşimlerinde hane nüfusu şehirlere oranla daha fazladır. Hanelerdeki ortalama çocuk sayısının azalması, hane nüfusundaki azalmanın sebeplerinden biridir. Gençlerin öğrenim hayatının yirmili yaşlarında da devam etmesi ve genç nüfus içindeki işsizlerin oranı geçim veya kariyer endişesini körüklemekte ve bu gibi sair nedenler evlilik kararının ileri yaşlara ertelenmesine neden olmaktadır. Genç nüfusun ilk evlenme yaşı yükselmekte ve tek çocuk tercih eden ailelerin sayısı artmaktadır.
Evlilik yaşı 1960’lı yıllara kadar 18-20 yaşından önceydi. O yıllarda derlenmiş bir manide yaşı yirmiyi geçtiği halde evlenmemiş bir delikanlıya takılmaktadırlar:
Hoş geldin dedikte
Hoş bulduk demezsin
Yaşın geçmiş yirmiyi
Merhaba demezsin
Başka bir manide yakın akraba evliliğinin yadırgandığını görmekteyiz, dolayısıyla eş tercihinin yakın akrabadan yapılmadığını söyleyebiliriz:
Fasulye turşusuna
Ben geçtim karşısına,
Adam aşık mı olur
Emmisinin kızma (Elmas, 1961: 2373)
Salıpazarı ilçesinde ocakbaşı sohbetleri meşhurdur. Ocak aynı zamanda mutfak anlamındadır. Ocakbaşı misafir odası gibi kullanılır ve misafirler burada ağırlanır.
Kavak ilçesinde bütün köyün katıldığı keşik denilen yemekli toplantı geleneği vardır. Keşik, sıra demektir. Her hane keşik kendisine geldiğinde bütün köylüyü davet ederek onlara sabah, öğlen, akşam üç öğün olmak üzere yemeklerini hazırlar ve ikramlarda bulunur.
Kardeşlik, Akrabalık, Hısımlık
Kan bağının dışında çeşitli akrabalık biçimleri vardır. Sosyal yapıyı oluşturan, kuvvetlendiren kardeşlik, akrabalık müesseselerinin çeşitli türleri Samsun’da gözlenebilmektedir. Ülke genelinde olduğu gibi Samsun’da da evlilik yoluyla akrabalık, birbirine uzak illerden, kültürlerden gelen insanları yakınlaştıran en önemli sosyal olgudur. Bunun dışında halk kültürünün yaşadığı köy yerleşimlerinde süt kardeşliği, çocuk ve gençlerin arkadaşlıklarını kuvvetlendirme yöntemi olarak kan kardeşliği sosyal müesseseler olarak canlıdır. Alevi geleneklerine bağlı yerleşimlerde ahiret kardeşliği, musahiplik sosyal bakımdan akrabalık-kardeşlik müessesesidir.
Eğitim
19. yüzyılda gerek Samsun limanındaki ticaret hacminin büyümesi gerekse Karadeniz kıyılarından gelen göçmenlerle nüfusu hızla artan Samsun’da yine bu dönemde okul ve cami inşaatlarına hız verilmiştir. İlk olarak 1868/1869 yılında Samsun Rüşdiye Mektebi ve ardından birçok rüşdiye ve modern ibtidai mektepleri eğitim-öğretime başlamıştır. 1877 yılına gelindiğinde Canik sancağındaki sıbyan ve ibtidai mekteplerin sayısı 660’a ulaşmıştır (Yıldız, 2015: 262). 1813 yılında inşa edilmiş olan Hazinedarzade Süleyman Paşa Medresesi, Samsun’da günümüzde bina olarak ayakta kalmış tek medresedir.
Sosyal Ortamlar, Selamlık ve Helva Sohbetleri
Yörede belli bir mahallenin ileri gelen insanları veya aynı meslek grubundan, birbirini yakından tanıyan esnafların selamlık ve helva sohbetleri adı verilen birbirleri arasında yaptıkları ziyaretler vardır. Selamlık sohbetleri bölgenin ileri gelen, saygı duyulan aileleri tarafından tertip edilirdi. Bu sohbetlerde bölgeyle ve ülkeyle ilgili sorunlar konuşulur, tartışılırdı.
Helva sohbetleri, selamlık sohbetlerinin eğllenceli bir suretidir. Özellikle zenginler değil de daha orta halli kimseler arasında düzenlenirdi bu helva sohbetleri.
Kahvehaneler mahallelerde buluşma ve haberleşme yerleriydi. Yirminci yüzyılın başlarında kadar şehir merkezindeki kahvehanelerde çeşitli gösteriler, meddah, karagöz temsilleri ve mezat dahi yapılıyordu.