BAYBURT HALK KÜLTÜRÜ

Temizlik Kültürü

Toplumumuzun gelenekleri ve İslam inancının gerekleri temizliği ön planda tutmaktadır. Temizlik, normal hayatın olduğu gibi doğumdan ölüme her türlü tören ve uygulamaların da temelini ve başlangıcını oluşturmaktadır. Evlilik için aranan eşin en önemli vasıflarından biri temizlemeyi bilmesi, temiz olmasıdır.

Temiz olmayan kadınlara “çaldıraklı” denir, kirliliği koyunla eş tutulur. Tandırı karıştırmak için adına “kösevi” denen değnek kullanılır. Rengi siyahtır, ucu sürekli küllüdür. Elini yüzünü yıkamayan kadın “kösöviye” benzetilir. Kösövi; kadının hem kirliliğini hem de beceriksizliğini ve bilgisizliğini ifade ederdi.

Her evde, yatak odalarında adına hamam, gusülhane veya banyo denilen yerler vardır. Banyo odanın olmaz ise olmaz bir parçasıdır. Hamam ya yüklüğün içerisinde olurdu ya da makatın altında. Yüklük genel olarak oda giriş kapısının sağ ya da sol yanında bulur. Yüklüğün bir gözü hamam/banyodur. İçerisinde taştan yapılma bir küvet bulunurdu. Buraya “gusülhane” diyeler de vardır. Eğer odada yüklük yok ise yüklüğün işlevleri adına makat, peyke, sedir gibi adlar verilen kısmın altı bu amaçlar için kullanılır. Bu durumda önden açılan yüklük kapağının yerini üstten açılan kapaklar alırdı. Banyo yapılacağı zaman sedirin banyo tarafındaki kapağı açılır, burada bulunan taş küvet içerisinde banyo yapılır, işi bitince kapatılırdı. Buralarda banyo dışı kullanıma izin verilmezdi. Hiçbir şekilde hela olarak kullanılamazdı. Gizlice de olsa küçük abdest yapanların unutkan olacağına, hafıza kaybına uğrayacaklarına inanılırdı. Banyo yapılan yerler dışarıdan gelenler tarafından görülmezdi. Banyoların içerisinde kese, lif, sabun, kil gibi temizlik malzemeleri bulunurdu.

Evin bulaşıklarını temizlik için kum, pelit külü kullanılırdı. Evdeki bulaşıklar ince kum veya pelit külüyle silinirdi. Silinen eşyalardan tereklere dizilecek olanlar bir de un ile iyice parlatılırdı.

Maltız veya tandır yakılır üzerinde sular ısıtılarak çamaşırlar elde ılık suyla arap sabunu veya normal sabunla yıkanır. Beyazlar kazana konur, üzerine pelit külü veya kil dökülerek kaynatılır. İç çamaşırlar, kaplama yorganlar ve evdeki diğer beyaz örtüler kaynatılır. Kilimler, seccadeler, sedir örtüleri vb eşyalar Çoruh Nehrinde yıkanırdı (Bayburt’un köylerinde derelere de çoruh denir). Kilim suya atılır, üzerine taş konur, üzerindeki tozun iyice gitmesi sağlanır, çıkarıldıktan sonra ya pelit külü ile ya da arap sabunu ile sabunla yıkanır, tekrar nehre atılır.

Çocuk doğunca yapılan ilk işlemlerin hepsi temizlikle ilgilidir. Çocuk yıkanmadan kulağına ezan okunmaz, adı konmazdı.

Evlenme çağına gelen oğlu için kız arayan anneler önce hamamda kız bakarlardı. Daha sonra habersizce kızın evine gidilir, kapısının önü temizlenmiş mi, yaşadığı ev temiz mi diye bakılırdı. Hatta gizlice evdeki kilimim halının altı bile temiz mi kontrol edilirmiş. İki temizlik sürecinden geçemeyen kız istenmezdi.

Düğünden önce hem damat hem gelin hamama götürülür. Gelin için düzenlenene “gelin hamamı” damat için düzenlenene “sağdıç hamamı” denir.

Hamam Uygulamaları

 

Yakın zamanlara kadar Bayburt’ta Çarşı Hamamı, Paşaoğulları Hamamı ve Bent Hamamı isimlerinde üç adet umuma açık hamam bulunurdu. Günümüzde tarihi nitelikteki bu hamamlardan iki tanesi faaliyetini durdurdu. Sadece Çarşı Hamamı faaliyete devam etmektedir.

Hamamlar sabahtan öğlene kadar ve akşamları erkeklere, öğleden akşama kadar da kadınlara açık olurdu. Bunun tek istisnası Ramazan’ın 15’i Akşamıdır. 15’i Akşamı hamam gecede kadınlara açık olurdu.

Kadınlar hamama giderken yanlarına “sedir kilimi” ve “hamam bohçalarını” alırlardı. Hamam bohçasında; hamamdan çıkınca örtmek için beyaz leçek, havlu, Peştamal, hamam tası, ayak taşı, fildişinden tarak, kese, yünden eğrilmiş örülmüş lif, kil, sabun, nalın gibi gerekli maddeler bulunurdu. Sedir kilimi ise oturacakları yere serilirdi.

Gümanlı (gebe) kadın hem temizlensin hem de doğumu kolay olsun diye doğuma yaklaşık bir ay kala haftada birden çok defa kaynanası ya da eltisi gibi bir yakını tarafından hamama götürülürdü.

Nişandan sonra Peştamal Hamamı düzenlenirdi. Nişan selesi gönderilmeden önce erkek tarafı varlıklı ise “hamamı tutar” o gün hamama; çağrılanların dışında kimse alınmazdı.

Peştamal hamamı gelin için yıkamaya hazırlama, yıkama, hamamdan çıkarma işleri demekti. Gelin, hamama girecek olan kaynananın kıyafetlerini çıkarır, peştamalını bağlardı.

Düğünden bir gün önce gelin hamamı yapılırdı. Gelin hamamında gelin göbek taşına oturtulur, etrafında gençler oyunlar oynarlar. Hamamdan çıkanlar gelinin evine giderler.

Damadın baş sağdıcı düğün günü sabahleyin diğer sağdıç ve birkaç arkadaşı ile birlikte hamama götürür. Güvey hamamda iyice keselenir, yıkanır, düğüne götürülür. Sağdıçlar düğünün ertesi günü erkenden güveyi evden alır hamama götürürler. Üç gün güvey her sabah sağdıçlar tarafından evden alınır hamama götürülür.

Bir aileden ölen olunca kadınlar kırk gün süre ile yas tutma alametlerinden biri olarak hamama gitmezler. Kırk gün dolduktan sonra yas tutan kadınların bir komşusu, arkadaşı onları alır hamama götürürdü.

Ölen kişi kefenlenmeden önce teneşire konur ve temizliği yapılır. Cenazenin yıkandığı gün ölünün evindeki bütün sular dökülürdü. Azrail’in can alırken kullandığı kılıcı evdeki sularda yıkadığına inanılırdı.